Karikatür ve sınırlarına ilişkin

İSLAMOFOBİ VE KARİKATÜR

Son yıllarda aşırı sağ ve popülist siyasetin bir yansıması olan yabancı karşıtlığı ve özelde İslamofobi, Batı'da yaşayan Müslümanlar açısından ciddi sorunlara yol açmaktadır. İş hayatından eğitim dünyasına kadar açık biçimde gözlemlenen bu olgunun özgürlükler üzerinden meşrulaştırılması ise çok açık bir hak ihlali. Batı'da son dönemde istatistiklerle kayda alınan bu tür İslamofobik eğilimlerin, görsel ve basılı basın-yayın organlarındaki karşılığı olağanüstü seviyelere ulaşmış durumda.

Buna mukabil, nüfusunun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ülkelerde de çok yoğun bir İslamofobik eğilim görülmektedir. Örneğin Türkiye gibi bir ülkede, neden ve hangi motivasyonla Efendimiz bir karikatür üzerinden resmedilmeye çalışılmıştır Bu konuda açık bir sınırlama var olmasına rağmen neden bu sınır ihlal edilmiştir Sadece Leman üzerinden değil geniş bir bağlamda Türkiye'de karikatür yayıncılığına bakıldığında mizahi sınırları aşan ve başta dini değerler olmak üzere birçok kültürel unsura ilişkin saldırgan bir dil ve tavır takınıldığı görülmektedir. 19. yüzyılın son çeyreğinde başlayan ve günümüze kadar sirayet eden bu karikatür dili, din söz konusu olduğunda klasik pozitivist çizginin bütün unsurlarını taşımaktadır.

2000'lerde kültürel alanda yaşanan değişimle birlikte, merkez-çevre ilişkilerinin dönüşümüne paralel olarak ortaya çıkan yeni tarz, özellikle başörtüsü serbestisi konusunda bu saldırganlığını sürdürmüştür. Biraz daha geriye gittiğimizde, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik konusundaki ısrarı döneminde, Turhan Selçuk'un başörtüsü üzerinden karikatürize ettiği üyelik perspektifi dün gibi akıllarda. Benzer biçimde, Selçuk'un Cumhuriyet gazetesinde uzun yıllar sergilediği İslam karşıtı performans ile Gırgır ve Penguen gibi dergilerde görünür olan İslamofobik eğilimler, bu konudaki önemli örnekler.

YENİ BİR KARİKATÜR DİLİBir bütün olarak bakıldığında, çağdaş-gerici ikiliği üzerinden ilerleyen ve İslam'ı ötekileştiren bu anlayışın karikatürlerdeki karşılığı, Türkiye'nin modernleşme serüveni ve laikliğe atfettiği sorunlu yaklaşımla ilişkilendirilebilir. İslam'ın gerici bir din olarak kabul edilip modernleşmeye engel olduğu algısı üzerinden şekillenen din tasavvuru, İslam'a ait olan kamusal göstergelerin resmedilişini de kökten etkilemiştir.