Suriye'nin bağımsızlığını kazanmasının ardından ilk defa bir Suriye Devlet Başkanı'nın Beyaz Saray'da ağırlanması, beraberinde yeni tartışmaları da getirdi. Henüz birkaç sene önce başına on milyon dolarlık bir ödül konulan ve terörist olarak kabul edilen Şara'nın, 8 Aralık Devrimi sonrasında hızlıca yükselişi ve özellikle Batı kamuoyuna açılması sadece onun talihi/kaderi (fortune) ile ilgili mi yoksa hem iç savaş sürecini yönetme hem de elindeki imkan ve kapasiteyi stratejik düzeyde kullanma becerisi/yeteneğiyle mi(virtu)
Machivelli, Prens eserinde fortuna ve virtu kavramlarına atıfla, bir hükümdarın politik alandaki aksiyonlarını analiz eder. Ünlü filozofa göre, fortuna olumlu anlamdaki şans ve talihin yanı sıra bir tür belirsizlik manasına da gelir. Talih olarak zikrettiğimiz fortuna zaman zaman beklenmeyen birtakım sorunların da ortaya çıkmasına neden olur. Dolayısıyla bu sorunlardan kaynaklı negatif etkiyi asgariye indirme ve karşılaşılan problemleri başarıyla yönetme işi Prensin muhatap olduğu en temel meydan okumalardan biridir. Bu nedenle Prens, bu sorunları çözme adına birtakım yeteneklere sahip olmalı ve gücün kontrolünü elinde tutmalıdır. Değişen şartlara göre hareket edebilen ve olası tehditleri engelleyen Prens, virtu'yu kullanarak başarılı olacaktır.
FORTUNE VE VİRTU ARASINDA AHMET EŞ-ŞARA
On yılın üzerinde bir süre devam eden iç savaşın içerisinde HTŞ lideri olarak kendisine yer bulan ve ısrarlı biçimde bir halk devriminin peşinde koşan Şara, bugün bu ısrarın bir sonucu olarak mı mevcut pozisyonunu tescilledi yoksa tarihin kendisine sunduğu fırsatlar ile mi bu konumu elde etti Elbette bu sorunun net bir cevabı yok fakat görünen tabloda devrim sonrasında şartlara intibak etme ve uluslararası sisteme entegre olma noktasında önemli bir mesafe kaydettiği açık.
Türkiye gibi, bölgesel istikrardan yana tavır alan ülkelerle geliştirdiği ilişkinin yanı sıra ABD ve Batı ile kurduğu esnek ilişki tarzı, Şara'nın geleceğinde önemli bir rol oynamaktadır. Son dönemde, ABD iç kamuoyundaki eleştirilere rağmen, Şara'nın ABD'de terörist listesinden çıkarılması ve Suriye'nin küresel sistemden izolasyonunu amaçlayan Sezar yaptırımlarının kaldırılması, bu noktadaki önemli adımlar. Yine BMGK ve AB nezdindeki yaptırımlarının da peyderpey kaldırıldığı bu süreçte, Şara'nın dış politikada iyi süreç yönetimine imza attığını söylemek mümkün.
Mevcut konjonktürde, Şara'ya yönelik en önemli meydan okuma olarak gündeme gelen Dürziler ve SDG konusu da Şara'nın orta-uzun vadede sürece yayarak yönetmek istediği konular arasında. Henüz SDG ve Dürziler eliyle ortaya çıkan parçalılığı, askeri açıdan elimine edebilecek bir kapasiteden yoksun olması ve ülkenin bütününe nüfuz edebilecek bir güvenlik bürokrasisinden mahrum oluşu, Şara'nın bu tür sorunlu alanlarını sürece yayan bir stratejiyle yönetmesini beraberinde getirmiştir. Bunun yanı sıra Şara'nın devrim sonrasında, içeride bütün toplumsal kesimleri kuşatacak bir söylem benimsemesi ve görece ılımlı bir iktidar olacağına dair attığı adımlar, sadece iç değil dış siyaset açısından da belirleyici olmaktadır.

4