ABD'de akademik özgürlükler ve İsrail lobisi

Hiç kuşkusuz İsrail'in 7 Ekim'den bu yana en büyük destekçilerinden birisi de ABD'dir. Hatırlayalım ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde ateşkes ile ilgili tasarılarda ret oyu kullanmış ve savaşın en büyük destekçisi olmuştur. ABD'nin yanı sıra Avrupalı devletlerin de İsrail'den yana tavır takınmaları, Batılı hükümetlere yönelik eleştiri dalgasının yükselmesine neden olmuştur. Protesto kültürü açısından renkli deneyimlere sahne olan ABD'de özellikle üniversitelerdeki gösteriler hem devlet hem de İsrail tarafından yakından izlenmektedir. İsrail'e yönelik eleştirel dalganın yükseldiği ve protestoların kendi hükümetleri açısından da bir risk ürettiğini düşünen ABD'de, Siyonizm karşıtlığını antisemitizmle bir tutan karar Temsilciler Meclisinde onaylandı. Bu karar Siyonizme yönelik eleştirileri doğrudan Yahudi karşıtlığı ile eşleştirecek ve bu alandaki protestoların hukuki bir müeyyideyle sonuçlanmasının yolunu açacaktır. Benzer bir süreç yönetimi de son dönemde protestoların yoğunlaştığı üniversitelerdeki öğrenciler ve üniversite yönetimine yönelik baskılarda görülebilmektedir. Örneğin İsrail lobisi, Harvard'da İsrail karşıtı bir bildiri hazırladıkları gerekçesiyle 39 öğrencinin okuldan atılmasını talep etti. Bazı üniversitelerde de bağışçılar, okul yönetimlerini tehdit ederek gösterilerin devam etmesi durumunda okula yaptıkları bağışları kesme tehdidinde bulundular. Protestoların artmasının ardından Harvard, Pensilvanya ve MIT rektörleri ABD Kongresinde bir komisyonun karşısına getirtilerek adeta günah çıkartmaları istenmiştir. Özellikle Cumhuriyetçi senatörler ve İsrail lobisinin baskılarına maruz kalan rektörlerin yoğun bir psikolojik kuşatma altında oldukları bir gerçek. Öyle ki Pennsylvania Üniversitesi Rektörü Liz Magill bağışçılar ve lobiden gelen baskılar sonucunda istifa kararı alarak durumun ne denli sürdürülemez olduğunu ortaya koymuştur. Magill'in istifasının ardından Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Elise Stefanik'in sosyal medya paylaşımında "biri gitti ikisi kaldı" diyerek diğer rektörlerden de istifa beklediğini ifade etmesi, okullara yönelik baskının ne düzeyde olduğunu göstermektedir. Antisemitizm kartını kullanan İsrail'in, lobileri aracılığıyla ABD'deki protestoları etkisizleştirmeye çalışması söz konusu İsrail olduğunda akademik özgürlüklerin ne denli ağır bir baskı altında olduğunu da bizlere göstermektedir.Edward Said ve Columbia Üniversitesiİsrail lobisinin medya ve akademi başta olmak üzere hemen her alandaki etkisi 7 Ekim tarihi ile daha açık biçimde görünmüş olsa da aslında bu baskının kökleri çok eskilere dayanmaktadır. Filistin davasının hem aksiyon hem de fikir tarafındaki önemli temsilcilerinden olan Edward Said'in 2000 yılında maruz kaldığı olay, akademideki İsrail lobisinin baskısını göstermesi açısından önemli bir örnek. Said aynı yıl İsrail'in Lübnan'dan çekilişini ve işgalin bitirilmesini kutlamak amacıyla sınırdan bir taş atmış ve söz konusu tavır İsrail lobisi tarafından bir şiddet eylemi olarak yorumlanmıştır. Bu tür bir sembolik eylemin ardından Said'e yönelik karşıtlık tırmandırılmış ve Said'in Columbia Üniversitesindeki görevinden atılması yönünde kampanyalar yapılmıştır. Dönemin okul yönetimi, herhangi bir yaralanma olmadığı gerekçesiyle eylemin özgürlüğünü savunmuş ve akademik özgürlükleri korumak amacıyla Said'e sahip çıkmıştır. İsraİl lobisi ve üniversitelerde cadı avı2002 yılında İsrail lobisinin desteğiyle başlatılan "David Project" başlıklı çalışmayla, ABD üniversitelerinde İsrail'i destekleyen bir akımın başlatılması hedeflenmiştir.