Uzungöl

Sıcak. Diyorlar ki daha da sıcak olacak! Başta İstanbul olmak üzere memleketin başka köşeleri kavrulurken ben üşüyordum. Zira Trabzon'daydım ve şu satırları yazarken yeni dönmüştüm. Bayburt-Trabzon sınırındaki Soğanlı Dağ'da 9 dereceyi gördüm, üşüdüm. Yanımda olsa palto giyerdim. O derece! Uzungöl'de 15, Şekersuyu yaylasında 13... Hıdırnebi'de 10. Öyle tatlı üşüyor ki insan anlatamam. Uyuması da bir başka güzel tabii. Gezdiğim yerlere ilişkin detaylı bilgi vermeyeceğim. Söz konusu lokasyonlar için lütfen üşenmeyin ve internete girip bir göz atın. Tabii bilmeyenler için söylüyorum. Tatili güneye inip sadece denize girmekten ibaret sananlara acımayıp da ne yapayım Çıkın şu Karadeniz'in yaylalarına bir gezin yahu. Eyvallah denize de gidin de her yıl değil! Neyse, kimsenin keyfine karışmayayım. Kim nereye istiyorsa oraya gitsin. Gelelim asıl meseleye. Sadece Trabzon'un turizmden yıllık kazancı bir milyar doların üzerinde. Herkesin malumu Araplar yoğun ilgi gösteriyor. Nasıl göstermesin Çölden kalkıp altından ırmaklar akan yemyeşil cennet gibi bir doğaya geliyorlar. Valla ne yalan söyleyeyim o güzelim yaylaların tadını çıkarmayı kanımca en iyi onlar biliyor. Trabzon'un turizmden aldığı payın büyük kısmı Uzungöl'den. Oysa sadece Trabzon'da en az on Uzungöl ayarında yayla var. On beş de olabilir, yirmi de. Rize'yi, Ordu'yu, Giresun'u, Artvin'i, Samsun'u siz düşünün. Demem o ki bölge turizm açısından nimet nimet. Lakin gelin görün ki Uzungöl ve Ayder'e sıkışıp kalmış. Bölge insanının turizm okur yazarlığı yok maalesef. Öğreten de yok. O güzelim Uzungöl panayıra dönmüş. Trafik berbat! Otopark yok! Keşmekeş çok! Uzungöl'ün nüfusu hadi olsun iki bin kişi. Ama sezonda yüz bine yakın turist ağırlıyor. Çaykara Belediyesi nasıl yetişsin. Yaklaşık iki yüz otelin yetki belgesi yok. Kaçak yapı çok. Devlet dertli, siyaset dertli, esnaf dertli, vatandaş dertli... Devlet suçlu, siyaset suçlu, esnaf suçlu, vatandaş suçlu... Şartları yerine