Üstüne alınan beni mahkemeye versin

Genel başkanı mevcut delege yapısıyla deviremeyeceklerini çok iyi biliyorlardı. Ama bir yolu vardı elbet. Para! Hem de tam bir buçuk milyar lira. Bastılar parayı aldılar istediklerini.

Delegelere bol keseden dağıttılar. Böylece yönetimi ele geçirdiler. Bazıları çok ucuza gitti. Başkalarına verilen paraları duyduklarında iş işten çoktan geçmişti. Yüz bin dolar alan da vardı bir cep telefonuna fit olup ucuza giden de...

Bu arada verilen söze rağmen parasını alamayan da vardı. Bağırdılar, çağırdılar fayda etmedi. Onlar da olup biteni faş ettiler, tüm kirli çamaşırları ortalığa saçtılar; nafile. Duyan olmadı!

Falanca parti aday çıkarmaya karar verince bir operasyon da ona geldi. Yine kesenin ağzı açıldı. İstifa et parayı kap! Yahut mevkii, makamı...

Bir milyon dolar alan da oldu, üç beş kuruşa kandırılan da. Hanımefendi şoktaydı. Ummadığı isimler istifa ediyor, aleyhine zehir zemberek ifadeler kullanıyordu.

Peki şu parti nasıl ikna edilecekti Çok az oyları vardı lakin kazanmak için de zaten çok az oy gerekliydi. Yarış atbaşı gidiyordu. Bir oy bile kıymetliydi.

Otuz milyon dolar! Evet yanlış duymadınız! Tam otuz milyon dolar. Kesenin, kasanın ağzı ardına kadar açıldı ve ödeme el altından yapıldı. Amaç oyları bölmekti. Zira tabanlar birbirine yakındı.

Paradan yana sıkıntı yoktu. Beş yılda ben diyeyim 15 siz deyin 20 milyar lira biriktirmişti 'bereketli' kasadan!

Bir çivi çakılmadı, yüz gram asfalt dökülmedi. Toplu taşıma araçları bakımsızlıktan yollarda kaldı... Yenileri alınmadı. Ama milyarlarca lira bakım masrafı ödendi!

Ödenen para bakıma gitmediyse nereye gitti

Tahmin ettiğiniz üzere '