Otelin faturasını Lütfü Türkkan mı ödedi

Kemal Beyimiz sözüm ona; 'saray tarafından kendisine özel olarak atanan trolleri anlatmak için' kameralar karşısına geçti. Nerede Lüks bir otelin kral dairesinde! Ama öncesinde İzmit ilçesinde bir açılışa katıldı. Yanında kim vardı peki Lütfü Türkkan! Şehidimizin bacısına söven Lütfü Türkkan! Bayram değil seyran değil Kemal Bey Lütfü'yü niçin yanına aldı, ne mesaj vermek istedi, kime meydan okudu acep Bilemiyorum! Ettiği o rezil küfrün ardından sokağa bile çıkamayan Lütfü, Kemal Kılıçdaroğlu marifetiyle yeniden arzı endam eyledi. Kemal Bey'in meşruiyet bahşetmesiyle yeniden sahalara döndü. Öyle ya! Lütfü ne yapmış! Kemal Beyimiz askerimize kurşun sıkanlarla yol yürümekten çekinmiyor; Lütfü'nün elinden tutmaya mı çekinecek Lütfü Bey zengindir, parası çoktur. Diyeceksiniz ki 'Lütfü'nün parası ne alaka' Kemal Bey İzmit'teki açılışın akşamı İstanbul'a dönüp tam yüz bin liralık bir otel odasına yerleşti ya hani! Acaba diyorum o otelin masraflarını Lütfü mü ödedi Bilmiyorum kimin ödediğini ama insanın aklına düşüyor böyle şeyler. Lakin o otelin masrafını kim ödedi onu da bilmek hakkımız tabii ki Kemal Beyimiz açıklar mı bilmiyorum Ama çıkar kokusu! Bir gecesi yüz bin lira! Neyse biz dönelim en başa. Kemal Bey geceliği yüz bin liralık boğaz manzaralı o otelin kral dairesinden sosyal medya yayını yaptı. 'Sarayın trolleri varmış, Erdoğan şatafatlı hayatını devam ettirebilmek için bunları besliyormuş...'! İpe sapa gelmez yüzlerce cümleyi ardı ardına dizdi. Oysa cümle alem CHP'nin, İmamoğlu'nun, Mansur'un, Soyer'in ve diğerlerinin bu işlerde ne kadar mahir olduğunu biliyor. İBB'nin bu işler için belediyenin yüz binlerce milyon lirasını ayırdığını da. Diğerlerinin de aşağı kalır tarafı yok. Kaldı ki Kemal Beyimiz de bir çeşit trollük için geceliği yüz bin liraya otel odası tutmuş! Evinin mutfağı kesmemiş anlayacağınız. Sahi otelin faturasını kim ödedi Lütfü mü Yoksa CHP mi Yahut Kemal Bey mi İmamoğlu'nun İngiliz büyükelçiye yedirdiği balığın elli bin liralık faturasını İstanbullu ödedi. Peki ya Murat Ongun'un Cenevre tatilinin dört yüz yirmi