Hani babaeviydi!
Hani Atatürk'ün eviydi!
Özgür Özel tüm CHP'lileri 'Atatürk'ün evini savunmaya' çağırmıştı. Kimse gelmediği gibi bir gün sonra Özgür Özel'in talimatıyla babaevini terk edip kaçtılar!
Ayıp yahu!
Hani Atatürk'ün evi Akepe işbirlikçisi Gürsel Tekin tarafından işgal ediliyordu!
Hani polis abluka altına almış işgale çanak tutuyordu!
Utanın yahu!
Atatürk'ün evini işgalcilere terk edip kaçtınız! Bu ayıp size bir ömür yeter. Demiyorum ki polisle çatışın, demiyorum ki CHP Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız gibi polise masa sandalye fırlatın...
Yahu hiç değilse 50-100 kişi nöbetçi bıraksaydınız...
Kaçıp Bahçelievler İlçe Teşkilatı'na sığınmakta da nedir Dahası 'olmazsa başka bir ilçe binasına gideriz İstanbul'da 39 ilçe var' diyorlar...
Neyse...
Şimdi gelelim meselenin özüne; aslında orası babaevi de değil Atatürk'ün evi de! 'Ah'lı bir bina! Hani şu para kuleleri vardı ya! Bavul bavul dolarlar, avrolar...
Bir taraftan Tuncay Yılmaz öbür taraftan Fatih Keleş sayıyordu.
İşte o paralarla alınmış bir binadan başka bir şey değil orası. 16 milyon İstanbullunun ahı var o binada. Ne Canan Kaftancıoğlu'na yar oldu ne de Özgür Çelik'e! Şüphesiz Gürsel Tekin'e de yar olmayacak o bina.
Lanetli bina!
Gürsel Tekin o binada CHP'li yöneticilerle tartışırken hakikaten muhatabını dumura uğratan bir çıkış yaptı.
Namık Tan'a bakarak 'ben Aziz İhsan'ların arkadaşı değilim. Ertan Yıldız'ın arkadaşı değilim. Beni partiden atıyorlar. Ertan Yıldız partide'!
Tekin'in bu haklı çıkışına oradaki yöneticiler sadece 'konumuz bu değil' demekle yetindiler. Cevap veremediler.