Netanyahu'nun sonu Usame bin Ladin gibi olur mu
İsrail'in baskın şeklindeki saldırısının ardından şoka girdiler. İlk dalgada ağır kayıplar verdiler. Radarları vuruldu mevcut sistemleri köreltildi. Genelkurmay başkanları ve diğer kuvvet komutanları, istihbarat başkanları öldürüldü.
Ama 18 saat gibi kısa bir sürede toparlanmayı başardılar. Sonrasında hipersonik, süpersonik balistik füzelerle karşı saldırıya geçtiler. Telaviv'i, Hayfa'yı vurdular. Kaybettikleri psikolojik üstünlüğü dengelemeyi başardılar.
Mesela önceki gece İsrail 'Tahran'ı derhal boşaltın' derken İran da 'Telaviv'i derhal boşaltın' çağrısı yaptı. Bu çağrıların ardından Tahran'da olduğu kadar Telaviv'de de panik havası hakimdi.
İran'ın toparlanmasında hiç şüphesiz dışarıdan gelen yardımların payı büyük!
İsrail'in asker sivil gözetmeksizin vahşi saldırıları devam ediyor. Ediyor etmesine ama yaklaşık 10 milyonluk nüfusun üçte biri İsrail'den kaçmanın derdinde. Yüzlerce İsrailli binlerce dolar ödeyerek yat kiralıyor ve Güney Kıbrıs'a kaçıyor.
Sirenler hiç susmuyor. Sürekli sığınaklardalar. Demir Kubbe hiç olmadığı kadar zafiyet gösteriyor ve bu durum katil Netanyahu'yu içeride ciddi manada sıkıntıya sokuyor. Gazze'de bebekler, çocuklar öldürülürken dans eden İsrailliler sirenler çalmaya başlayınca altlarına ediyor!
Tam da bu esnada terör devleti İsrail'in Siyonist Savunma Bakanı Katz, İran dini lideri Hamaney'i 'sonun Saddam gibi olacak' diye tehdit ediyor. Sıkışmışlığın çok açık göstergesi.
Eşzamanlı olarak Netanyahu da Hamaney'in sonu Saddam gibi olsun diye Trump'a yalvarıyor. Zira İsrail'in enerjisi tükenmek üzere. Bu savaşı en fazla iki hafta daha sürdürebilir. O da en fazla. Sonuç da alamaz!