İstanbul sonunda çöktü

Belediye başkanı seçileli neredeyse altı yıl olacak. Ortaya koyduğu elle tutulur, gözle görülür, dişe dokunur bir tek icraatı yok. Trafik çöktü, ulaşım çöktü, yollar çöktü...

İstanbul çöktü!

Şehri eskitti, tüketti.

Belediye borç batağında. Verdiği hiçbir sözü, vaadi yerine getirmedi. Suyu ucuzlatacaktı, toplu taşım ucuzlayacaktı. Bırakın ucuzlamasanı dünyanın en pahalı suyunu içiyor İstanbullular. Elektrik daha ucuz!

Depreme hazırlık yok, Marmara ölmek üzere! Trafik çöktü, ulaşım çöktü! Ama sorsanız Saraçhane Bülbülleri'ne 'dünyanın en çalışkan belediye başkanı' bizimki!

Yürüyen merdivenler çalışmıyor, her gün biri alev alev yanıyor. Engelliler, hamileler, yaşlılar, çocuklular perişan. Fatih Altaylı 'yürüyen merdivenlere sabotaj yapılıyor, orasına burasına bir şeyler tıkıyorlar' demiş. Bülbüllük böyle bir şey olsa gerek! Beceriksizliği, yalanla örteceksin!

Gelelim daha da vahimine! İstanbul perişanken beyimiz saçını tarıyor. Kandil 'kayyumlara geçit vermeyin, CHP ve DEM el ele tüm demokratik güçleri harekete geçirsin' çağrıları yapıyor. Beyimiz bu açıklamanın ardından Mardin'e gidiyor. Bir diğer Saraçhane Bülbülü hemen atılıp 'Devlet Bahçeli Kürt Ağası diyor sorun olmuyor, İmamoğlu ziyarete gidince kıyamet kopuyor' diye şakımaya başlıyor. Bülbül olmak kolay iş değil. Mantıklı gibi gözüken argümanlar üreteceksin, algı operasyonları çekeceksin. Hasılı yemini hak edececeksin!

Ama Kandil'in yani PKK'nın çağrılarını hiç görmeyecek, kulak tıkayacaksın. İstanbul'un rezilliğinin, perişanlığının üzerinde hiç durmayacaksın.

Neyse!