Hey gidi Kızıldeniz sen çok yaşa

Mısır'da düzenlenen Şarm el-Şeyh zirvesinin ardından imzalanan niyet beyanının altında Türkiye, ABD, Mısır ve Katar'ın imzası var.

Bu dört ülke o niyet beyanında 'kalıcı barışın geleceğine kendimizi adıyoruz' dedi.

Ama bu şarkı burada bitmez. Demem o ki İsrail'e bu katliamların bedeli mutlaka ödetilmeli.

İsrail eski başbakanı Ehud Barak'a kulak verelim.

'İlk kez İsrail'in varlığının meşruiyeti sorgulanıyor' diyor.

Ben daha ilerisini söyleyeyim İsrail bir devlet değil ve meşruiyeti hiçbir zaman olmadı. Lakin bugüne kadar tüm dünyayı cebren ve hileyle 'masum' olduklarına inandırmışlardı. O yüzden işgal ve katliamlarını onlarca yıl perdelemeyi başardılar.

Ama bugün, tüm dünyanın nefretini kazandılar! Ve bundan böyle onlar için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Barak'ın sözlerine devam edelim.

'Dünya çapında genç nesiller İsrail'e karşı düşmanca tavırlar takınıyor ve hatta Yahudi gençleri arasında bile şüpheler ortaya çıkıyor' diyor.

Barak yanılıyor! Bunun adı düşmanca tavır değil nefret! Bebekleri, çocukları, kadınları, masumları katletmiş bir millete başka ne reva görülebilirdi ki Netenyahu katlederken danseden bir millet alkış mı alacaktı takdir mi

Ehud Barak konuşmasının sonunda suçu Netenyahu'ya yıkıp sıyrılıyor.

'Netenyahu hükümetinin pervasızlığı, İsrail'in imajını, bir neslim tüm çabasıyla bile silinmesi zor bir utanç lekesiyle lekeledi'!

Barak yanılıyor! Bunun adı pervasızlık olamaz! Bunun adı vahşilik, katillik...

Barak vicdansız! Katledilen on binlerce masum umurunda değil! Tek derdi İsrail'in imajı.