Atatürk'ün nasıl leblebi yediğini anlatan kitaplar yazdı milyonlarca lira kazandı.
Bir tabak mezeye Kıbrıs'ı vermeye kalktı.
Şimdi de 'cumhuriyet yer sofrasından yemek masasına geçiştir' diyor.
Cumhuriyet meze tabağı değildir.
Cumhuriyet rakı sofrası değildir.
Cumhuriyet leblebi değildir.
Cumhuriyet konser değildir.
Cumhuriyet heykel değildir.
Cumhuriyet yemek masası da değildir.
Cumhuriyet nedir haberi yok. Bayrak, millet, istiklal, vatan nedir bilmez Her türden gelişmeye itiraz eder. Yerli otomobile karşı, uçağa karşı, savunma sanayiine karşı...
Yol istemez, köprü istemez, baraj istemez, havaalanı istemez...
Kur ona bir çilingir sofrası, koy önüne mezeyi rakıyı, cebine de leblebiyi...
Ondan da senden de iyisi olmaz!
Her güne bir konser; vur patlasın çal oynasın. Boş bulduğu yere de heykel!
Etrafın yangın yeriymiş, dünya bir savaşın eşiğine gelmiş, birileri yurduna göz dikmiş...
Umurunda değil!
Ama ülkenin en aydını, en çağdaşı, en ilericisi, en vatanseveri o!
Ama ülke işgal edilmek istendiğinde direnmek yerine bankamatiğe koşan da o!
Milleti millet yapan güçlü kılan örfüdür, adetidir, geleneğidir, kültürüdür, inancıdır, Allah'ıdır, kitabıdır. Yaslandığı yüzlerce yıllık medeniyetidir. Al elinden bunları; İngiliz İstanbul'u işgal ettiğinde İngiliz askerinin beygirinin yularını tutabilmek için birbirini ezer.