Ceket mühim ama ahlak da şart

CHP kendine yeni bir 'izm' arıyordu, buldu. Lakin 'ultra paradoks' yaşıyorlar. Bir yandan iflah olmaz düzeyde Erdoğan nefreti içerisindeyken öte yandan Erdoğan olabilmek için çırpınıyorlar.

Önce Atatürkçülük'ten uzaklaştılar. Atatürk'ün adını ağzına almak istemeyen bir il başkanları vardı. Sonra Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştılar. Derken 'kahrolsun emperyalizm' demeyi terk ettiler. PKK terör örgütünün siyasi uzantısıyla kol kola girdiler, bir başka terör örgütü FETÖ'yle iş tuttular. Yetmedi 'iktidar olursak FETÖ'cüleri affedeceğiz' demeye başladılar.

Bunlar olurken öte taraftan karmaşık, anlaşılmaz ilişkilere girdiler. Davutoğlu'yla, Babacan'la, Karamollaoğlu'yla bir masa etrafında buluştular. Onların verdiği gazla hacı oldular, hoca oldular, mücahit oldular, hafız oldular, Bozkurt oldular...

Seyyid bile oldular.

Ama akılları hep Erdoğan olmaktaydı. Erdoğan bizim gibi olsun diye de çok uğraştılar, başaramadılar. Hatta içlerinden biri 'Erdoğan şöyle bir kadeh atsa ne güzel olur' falan bile dedi.

Süleymancı eskisi bir isim bulup, belediye başkanı adayı yaptılar. Namaz kıldırdılar, yarım yamalak Kur'an okuttular, iftar, sahur derken seçimi aldılar!

İftarla, sahurla oluyor sandılar!

Seçim bitti söz konusu Süleymancı eskisi bir şişe viskiyi devirip kamera karşısına geçti. Geçti de mahallesi rahat bir nefes aldı bu sayede.

Neyse!

Genel başkanlarını değiştirdiler yeni genel başkanı Erdoğan'a gönderdiler. 'Sayın Cumhurbaşkanım' demeye başladılar. Ak Parti ile koalisyon sevdasına tutuldular.