Bunları da unutmamamız lazım
Süreç, merhum Deniz Baykal'ın FETÖ'nin kaset kumpasıyla devrilmesiyle başladı. Normal şartlarda Kemal Kılıçdaroğlu CHP'nin başına gelemezdi. Ancak getirilirdi. Şüphesiz Kemal Bey bilinçli bir tercihti. Öyle ki birkaç yıl öncesinden pişirilmeye başlanmıştı.
Onur Öymen 'Kılıçdaroğlu tehlikesini' vaktiyle Baykal'a defalarca anlatmıştı.Ama Baykal bu tehlikeye ilişkin bir tedbir alamadı.
Alamadı!
Derken Kılıçdaroğlu CHP'nin başına geçti. Yıl 2010. Türkiye tam on üç yıl sürecek bir kaos dönemine girdiğinin farkında değildi. Kemal Bey siyaseti ifsat üzerine görevliydi. Gezi kalkışmasında ülkeyi af buyurun karpuz gibi ortadan ikiye böldü. Bütün siyasetini 'Erdoğan nefreti' üzerine inşa etti.
1725 Aralık darbesinde FETÖ'nün sözcülüğüne soyundu.
15 Temmuz direnişini itibarsızlaştırmak için yoğun çaba harcadı.
Elbette 15 Temmuz'u unutmayacağız! Peki ya Kılıçdaroğlu'nu
Kemal Bey darbe gecesi Ankara'dan İstanbul'a geldi. Önceden belirlenmiş hiçbir programı yoktu. Hatta rezervasyonu yapılmış bir oteli de! Atatürk Havalimanı'na indiğinde VİP'in önünde FETÖ'cülerin tankları vardı. Kemal Bey VİP'ten ayrılacakken koruma müdürü tarafından uyarıldı ve içeriye geri döndürüldü. O ara bir telefon trafiği sağlandı. O tanklar Kemal Bey güven içerisinde havalimanından ayrılsın diye çekildiler!
Bugün hala o telefon trafiği aydınlatılamadı! Yazık!
Neyse...
Kemal Bey havalimanından ayrıldı, doğruca Bakırköy Belediye Başkanının konutuna geçti. Darbeyi, olanı biteni televizyon karşısında kahvesini yudumlarken izledi.