Öyle yıkma kendini
Öyle mahzun, öyle garip
Nerede olursan ol
İçeride, dışarıda, derste, sırada
Yürü üstüne üstüne
Diye devam ediyor şiir. Ahmet Arif'in 'Öyle Yıkma' adlı şiiri. Dünkü 'diploma sahtekarlığı' duruşmasında Ekrem İmamoğlu elindeki kağıttan okudu bu şiiri.
Berbat okudu. Hakikaten berbattı. Okuma yazmayı yeni öğrenmiş ilkokul talebesi gibi. Heceleye heceleye. Yahu madem duruşma salonunda bu şiiri okuyacaksın, ezberle be arkadaş. Boş vaktin çok.
Neyse biz gelelim asıl meseleye.
Hakim soruyor diploma meselesini o da cevap olarak bu şiiri okuyor sonuna kadar. Hakim çok etkileniyor! Hakkındaki iddialar bu şiirle birlikte boşa düşüyor! Ve beraat kararı çıkıyor!
Yok yahu şaka yapıyorum tabii ki!
Otur, sıfır!
Bu kadar mı Erdoğan hayranı olur. Bu kadar mı taklit edilir. Neyin kafasını yaşıyorsa 'Savunmada şiir okursam mahkeme heyeti etkilenir' diye düşünüyor heralde. Sırada şiir kaseti var sanırım ama diyorum ya berbat okumuş. Lakin yapay zekayla düzeltilebilir. Hadi bu da benden olsun.
Peki Kıbrıs'tan İstanbul Üniversitesi'ne nasıl geçtin
Öyle yıkma kendini
Yahu puanın tutmuyor!
Öyle mahzun, öyle garip
Komik bile değil. Daha önce de Trabzon'daki yıllarını anlatmıştı. Fındık toplardım, inek yayardım, süt sağardım. Konuya gel 'Babaannem çok dindar bir kadındı'. Hakikaten sağlıklı bir ruh hali değil bu. Hala toplumda bir kredisinin olduğunu düşünüyor. 'İnkar' ettiğinde kitlelerin buna itibar edeceğini zannediyor.

4