İstanbul'da asgari ücretle çalışan yok diyen büyük bilge Onur Erim'e Erdoğan'ın sözleriyle seslenelim

Türkiye tarihinde ilk kez daha dün peynirin kilosu kırmızı etin kilosunu geçti. Bunun en temel nedenlerinden biri, yerli üretimi desteklemek dururken gidip teeee Brezilya'lardan sığır ithal edip, yerli üreticiyi kendi başına çaresiz bırakmak. 2018 yılında Bosna Hersek'ten ithal edilen 20 ton karkas etinde insan sağlığına zararlı "E.coli O157" hastalığı tespit edildi. Tabii ki yetkililer bu etlerin piyasaya sürülmediğini ve imha edildiğini açıkladı! 2011- 2012 yılları arasında yaşanan bir skandal sonradan gün yüzüne çıktı. Polonya'da ihraç edilen etlerde deli dana hastalığı tespit edildi. Tahmin edin bakalım kırmızı et ihraç edilen ülkeler arasında hangi ülke de vardı Tabii ki Türkiye Bu etleri ülkeye girişte kontrol etmekle sorumlu veterinerler ne açıklama yaptı biliyor musunuz "Bize, Polonya dilinde evraklar verdiler. Bu dili bilmediğimiz için anlayamadık ve imza attık" Yani bu veterinerler ne yazdığını anlamadıkları rapora onay vererek kim bilir kaç masumun kanına girdiler Kim bilir deli danadan vefat eden kaç insanın dosyası kapatıldı, sümen altı edildi Biz çocukken okullarda bize hep öğretilirdi: "Türkiye kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri" diye Peki 2002 sonrası ne oldu dersiniz AKP'nin tarım politikaları sonucu ülke saman bile ithal eder duruma geldi. Ülkenin katma değer üreten fabrikalarını özelleştirme adı altında satan, daha sonrada kapanmasına vesile olan AKP hükümeti 20 yılın sonunda vatandaşlarının yüzde 57'sini açlık sınırının altında yaşamaya mahkum etti. Bugün resmi rakamlara göre açlık sınırı 7 bin 500 TL, asgari ücret ise 5 bin 500 TL. Yani ülkede nüfusun yüzde 57'si açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyor! Ülkenin oyun çağındaki çocukları ekonomi konuşuyor, gençler ise sadece karınlarını doyurabilmek için çalışıyor. Gelecek hayali kurabilen ise yok! Heeee pardon yok derken ülkenin kaymağını yiyen, kendilerinin veya babalarının AKP'den aldığı ihalelerle köşeyi dönen AKP'nin çocukları ve gençleri hariç! Ülke yangın yerine dönmüş, ekmek olmuş 5 TL, 3 kişilik bir aile 3 öğün sadece simit yiyip çay içse aylık cebinden çıkacak tutar 2.160 TL. İstanbul'da 4 bin 500- 5 bin TL'nin altında kiralık daire kalmamış, harabe yerlere 3 bin 500 lira kira isteniyor. Bu harabelerden birinde yaşadığınızı ve 3 öğün çay simit yediğinizi varsayalım 5 bin 660 TL'niz gitti bile. 160 TL içeridesiniz üstelik Daha bunun yol parasını, elektrik parasını ve ısınma parasını katmadık işin içine! Üstüne bir mont, ayağına bir ayakkabı almak mı.. Ülke bu durumdayken dün akşam Habertürk ekranlarında Onur Erim diye bir zat çıktı aynen şu lafı söyledi: "İstanbul'da artık asgari ücret alan yok, bunu anlayın" Bu lafı söyleyen zatın sosyal medya hesabına baktım kimdir necidir diye. Aynen şu ifadeler yazıyor profilinde: "Ulusal ve Uluslarası Siyaset Uzmanı Ekonomist-Seçim Kampanyası Uzmanı Yazar" Okuyunca dedim ki hey maşallah be. Bütün vasıfları üzerinde taşıyor mübarek! Bir işin uzmanıyım diyorsan en azından unvanını doğru yaz be arkadaş! Uluslarası mı Her konunun