Zengezur Koridoru ve Türkiye İçin Olası Sonuçları

Zengezur Koridoru, Güney Kafkasya'da stratejik bir ulaşım hattı olarak uzun yıllardır tartışılan bir proje.

Azerbaycan'ı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ne ve dolayısıyla Türkiye'ye bağlayacak bu koridor, başlangıçta Türk dünyasını birleştirecek bir fırsat olarak görülüyordu. Ancak 8 Ağustos 2025'te ABD Başkanı Donald Trump'ın arabuluculuğunda imzalanan anlaşma ile koridorun 99 yıllığına ABD'ye kiralanması, "Trump Route for International Peace and Prosperity" (TRIPP) adını almasıyla birlikte, Türkiye için ciddi olumsuz sonuçlar barındıran bir sürece dönüştü.

Tarihsel Bağlam ve Projenin Kökenine baktığımızda proje, Sovyet dönemi demiryolu hatlarının yeniden canlandırılması fikrine dayanıyor. 2020 İkinci Karabağ Savaşı sonrası imzalanan ateşkes anlaşmasının 9. maddesi, Azerbaycan ile Nahçıvan arasında ulaşım bağlantılarının açılmasını öngörüyordu. Türkiye, bu hattı Azerbaycan üzerinden Orta Asya'ya doğrudan erişim için stratejik bir fırsat olarak değerlendirmişti. Ancak süreç, Ermenistan'ın egemenlik itirazları, Rusya'nın denetim talepleri ve İran'ın karşıtlığıyla karmaşık bir hal aldı.

Beklenmedik bir atakla ABD & Azerbaycan anlaşması ile koridor, demiryolu, enerji hatları ve fiber optik altyapı dahil olmak üzere ABD'nin tek geliştirici ve işletmecisi olduğu bir yapıya dönüştü.

Başlangıçta Proje Pan-Türkizm'i güçlendireceği düşüncesi ile Türkiye'yi heyecanlandırırken, ABD'nin devreye girmesiyle Türkiye inisiyatifi kaybetmiş oldu.

Zira; Koridor, Azerbaycan'ı Türkiye'ye bağlayarak Türk dünyasını entegre etme potansiyeline sahipti. Ancak ABD'nin 99 yıllık kiralaması, bölgedeki güç dengelerini ABD lehine değiştirerek Rusya ve İran'ı izole etmiş, Türkiye'nin de dolaylı olarak etkilenmesine zemin hazırlamıştır.

İran medyası, koridorun transit dengesini bozacağını ve İran'ın yük taşıma şirketlerini Türkiye güzergahına mecbur bırakacağını, uluslararası ticarette rekabet gücünün kendileri açıdan olumsuz sonuçlar demek olacağını söylüyor.

ABD'nin projedeki rolü, Kafkasya'da yeni bir nüfuz alanı yaratırken bu, Türkiye'nin Rusya ve İran'la ilişkilerini gerecek, bölgede yalnızlaşmasına yol açacaktır. Ayrıca, koridorun ABD kontrolünde olması, Çin'in "Bir Kuşak Bir Yol" projesinde Çin'in güney rotası bypass ederek, ABD hakimiyetini artacaktır.

Koridor, Türkiye'nin Azerbaycan ve Orta Asya'yla doğrudan bağlantısını sağlayacakken, anlaşma ile ABD'nin tek işletmeci olması, geçişlerde ABD şirketlerine ödeme zorunluluğunun olması Türkiye'nin ekonomik ve lojistik bağımsızlığını zedeliyecektir.

Herşeyden öte Doğu Anadolu'ya yakın bir konumda 99 yıl ABD toprağı hükmünde bir bölge demek, ilerde güvenlik sıkıntıları ve toprak bütünlüğünün istismarına açık bir alan yaratılması demek olmayacak mı.