Kasko mecburi değil
Kasko mecburi mi Şayet gerekli bir husus ise zorunlu olması değerlendirilemez mi H.Z.
Okuyucum aracının sigortasından söz ettiğine göre ve araçların muhtemel hasarının teminatından söz etmek istiyor ise bu zaten var. Zorunlu (mecburi) trafik sigortası bu iş için var. Yalnız yapılması mecburi olan motorlu karayolları taşıt sigortası bir kaza durumunda, karşı taraf hasarını ödemek üzere düzenlenmiş bir sigortadır. Yani araç sahibinin kendi aracının hasarını karşılamaz. Okuyucum kendi aracının hasarının da teminat altına alınmasını istiyor ise bunun için kasko sigortasına başvurması gerekmektedir. Yani kendi aracının hasarının teminatı da bu yolla mümkün hale gelebilir ama kasko mecburi değildir. Mecburi olan, karşı tarafa hasar verildiği hallerde karşı tarafın teminatıdır ki bu teminat miktarı her yıl değişir. Meblağ artar, poliçe sınırı içinde karşı taraf hasarı sigorta tarafından karşılanır. Teminatı aşan hasar var ise kusurlu taraf farkı öder.
Haberin DevamıKaskoda ise araç sahibi kendi aracının hasarının karşılanmasını istediği için teminat sınırı, kasko talep eden tarafından belirlenir ve buna uygun bir bedel ödenir. Dolayısı ile nasıl ki ev eşyasının sigortasının mecburi olmaması gibi, nasıl ki hayat sigortasının mecburi olmaması gibi kendi aracınızın hasarının karşılanması talebi de mecburi değil, isteğe bağlıdır. Doğrusu araçlarımızın değeri artık o kadar yükselmiştir ki kasko sigorta yaptırmak mantıklı bir davranıştır.
Gençliğimizde araçlarda çok sık ve çok yüksek hasar görmezdik, zira mesela İstanbul'da nüfus 1 milyon bile değildi. Trafik de çok rahattı. Araçlar 1948 - 1953 modellerdi. Üç ileri bir geri vitesli, motoru alçak devirli araçlardı. Hız sınırlı olur, bu nedenle trafik kazası olsa bile az hasarı olurdu. Mesela hatırlarım, taksi şoförü arkadaşlarına övünmek için "Bugün İtalyan'a vurdum" der İtalyan yokuşundan aracı ile tırmandığını öğünerek anlatırdı. Yokuş inme durumunda bırakın vitesi boşa almayı kontağın kapatıldığı çok olurdu. Çünkü direksiyon olsun fren olsun motora bağlı değildi. Yakıttan tasarruf için kontak kapanırdı. Bugün için mümkün mü Asla, akıllara bile gelmesin! Bir de İstanbul'da trafik dendiğinde hatırlamadan geçemeyeceğim iki kişi vardı. İkisi de trafik polisi. Biri Divan Oteli kavşağındaki devamlı görev yapan yakışıklı polis. Şapkası hafif sağa eğik, yanık tenli ve güler yüzlü polis, özellikle genç kız sürücülerin dikkatini çekerdi. Diğeri ise Sirkeci Garı önünde devamlı görev yapan orta yaşlı trafik polisi. Güler yüzü ve kibarlığı ile ünlüydü. Dur dediği araç kaza ile biraz ilerlerse aracın kaputunu adeta okşayarak şoförü uyarırdı. Kaskodan, trafik sigortasından nerelere geldik. Yeri geldiğinde eskilerden de söz ederiz, sağlık olursa.