Ciğerlerimiz yandı-yanıyor

Bu yaz yine ciğerlerimiz yandı, orman alanı bakımından fakir sayılan ülkemizde bugün için 80 bin hektar orman alanını kaybettik, bu bizim için büyük bir kayıp. Bir orman yandığında sadece yanan ağaç sayısına bakmak hatadır. Bu alanların ülkeye sağladığı iklim şartları, bu alanda ölen canlıların yaşama olumsuz etkisi, orman ürünlerinden mahrum kalınmasıyla birlikte yanan meskenler ve diğer yapılar düşünüldüğünde her yangındaki kaybımız öyle ağaç sayısı ile belirlenecek bir kayıp değildir. Dolayısıyla ülkemiz için çok büyük kayıplara neden olan bir husustur ki bu yangına neden olanların, kasten yakmayı bir yana bırakıyorum, kaza ile yakmaya neden olanların bile cezalandırılmasının caydırıcı olması gerektiğine inanıyorum.

Haberin Devamı

* * * * *

Aksi halde ihmal ve kasıt devam edecektir. Düşününüz ki ormanlara verilen önem Anayasamızda dahi yer almıştır: Madde 169, "Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz… Orman sınırlarında daraltma yapılamaz." Bu madde oldukça uzun, ben günümüz derdine derman olacak bölümü aldım ancak aradaki boşlukta 1981 öncesine dayalı olarak bazı alanların orman vasfını kaybetmiş olması durumunda ziraate tahsis olunacağı hükümleri yer almaktadır. Görüldüğü gibi bu kısıtlı bir durumdu. Ancak bugün bu üzücü konuya yer vermemin nedeni orman yakanların cezalarının caydırıcı olmadığı hususudur.

* * * * *