Zulüm bahanelerin arkasına gizlenirken direniş hakikate sırtını dayayarak ondan güç alır. Zalim, zulmüne kılıflar ararken direniş onurlu bir duruş sergiler. Onursuz galibiyetler, onurlu direnişlerin sırrına mazhar olamaz. Hep bir bahanenin arkasında bir siper arar durur zulüm. Gün akşama dönünce kazançlı çıkanın kendisi olduğunu zannetse de hayatın hakikati ile yüzleşmeye cesareti olursa kaybedenin kendisi olduğunu anlayacaktır. Vicdan terazisinde kaybedenin kendisi olduğunu anladığında ise artık her şey için geç kalınmış olacaktır.
Bundan 2 yıl önce Gazze'de başlayan tam kapsamlı ve sistematik soykırım çoğunluğunun kadın ve çocuklardan oluştuğu bir toplu mezar bırakmıştır arkasına. Her ne kadar Gazze'deki vahşet iki yıl önce kapsamlı bir hal almış olsa da aslında seksen yıllık bir süredir Filistin topraklarının tamamında süregelen bir soykırımdır tanığı olduğumuz.
Siyonizmin sapkın görüşleri doğrultusunda başlatılan ve emperyalist güçlerin de bile isteye göz yumduğu bu tehcir ve kapsamlı soykırım bugün artık üstü örtülemeyecek bir seviyeye ulaşmıştır. Bazıları deve kuşu misali kafasını kuma gömerek meseleyi geçiştirmeye çalışsa da bu zulüm dünyadaki vicdan sahibi bütün insanların harekete geçmesine vesile olmuştur.
Bugün dünyanın bütün fertlerini ortak bir acının etrafında kenetleyen bu zulüm, hiçbir zaman amacına ulaşamayacaktır. Yunus Emre'nin "Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur." sözü bu durumun en sarih tasvirlerinden biridir.
Zulmün bir miadı vardır ve er ya da geç o miadı dolacaktır, dolmak zorundadır. O günü ben görür müyüm, bilemiyorum ama gelecekte muhakkak görülecektir. Şahsım adına o gün geldiğinde önemli olan sizin nerede durduğunuz olacaktır. Zalimin karşısında, mazlumun yanında mı; mazlumun karşısında zalimin yanında mı saf tuttuğumuz önemlidir.
Topal karınca misali ağzımda bir damla su ile dahi olsa zulmün yaktığı ateşi söndürmeye gidiyorsak yangını söndürmek temel gayemiz olsa da ilk vazifemiz o yol üzere olarak safımızı belirlemektir. Sessizliğimizle kendimizi zulmün safında bulursak hiç şaşırmamak gerekir. Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç'in "Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır." sözünü her an hatırda tutmak gerekir.
Vietnam Savaşı yıllarında yaşanan şu olay durumu özetler niteliktedir. Savaş süresince bir adam, her gece Beyaz Saray'ın önüne gelerek bir mum yakıp savaşı protesto ediyordu. Bu durumu fark edenler, bu protestosunun bir şeyleri değiştirip değiştiremeyeceğini sorduğunda adamın verdiği cevap manidar olmuştur:
"Buraya onları değiştirmeye gelmiyorum. Bilakis onlar beni değiştirmesin diye geliyorum."
Bu olayı ilk duyduğumda Merhum Sezai Karakoç'un 'Masal' şiiri gelir hatırıma. Altı oğlunu batıya gönderdiği için kaybeden babanın yedinci oğlunun onlara benzememek için verdiği mücadeleyi anlatan şiirindeki