Yine çözüm süreci mi

Bahçeli'nin, kendisinden hiç beklenmeyen bir çıkışla, Öcalan'ın Meclis'e gelerek DEM grubunda PKK'yı dağıtmasını açıklamaya çağırması siyasette yeni bir iklim yarattı: Yoğun tartışmalar içinde "çözüm" kavramı daha çok konuşuluyor.

En önemlisi, artık DEM'in ve İmralı'nın MHP tarafından "adres" kabul edilmesidir:

"Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı'dan DEM'e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın."

Bahçeli de nihayet Meclis'te böyle bir partinin bulunmasını kabul ediyor.

Bahçeli'nin "Edirne" diyerek Demirtaş'ı dışlaması dikkat çekicidir.

KÜRT HAREKETİNDE ÜÇ FAKTÖR

Bugün DEM'de temsil edilen Kürt siyasi hareketinde, hepsi bir bütünün parçaları olmakla birlikte üç eğilimden bahsedilebilir; Öcalan, Demirtaş ve silahlı örgüt yani Kandil

Öcalan'ın geleceği bir türlü dışarı çıkıp siyasi bir aktör olmasına bağlıdır. Bunun için çözümde etkin olmaya daima isteklidir. Başkanlık sistemine destek verebileceklerini açıklamıştı.

Mahalli seçimlerde özellikle İstanbul'da Ak Parti lehine tavır aldı, Öcalan'ın açıklaması TRT'de okundu. Osman Öcalan TRT ekranlarında iktidara destek verdi. Bahçelinin bundan rahatsız olmadığı biliniyor.
Öcalan, 2013'te Başkanlık sistemine destek verebileceklerini açıklamıştı.

Demirtaş ise "seni başkan yaptırmayacağız" kampanyasıyla hafızlarda yer etti. Genç yaşta liderlik hırsına sahiptir. Demirtaş için Kandil değil, sandık önceliklidir. Kandil'in Demirtaş'ı azarlayan açıklamaları, Demirtaş'ın bazı terör eylemlerini kınayan konuşmaları hafızalardadır. "Öcalan'ın Demirtaş'tan rahatsız olduğunu" Cumhurbaşkanı Erdoğan söylemişti. (26 Ocak 2022)

Bahçeli'nin Demirtaş'ı dışlaması, Demirtaş'ın teröre daha yakın olmasından değil, siyasi tavrındandır.

Üçüncü faktör, Kandil ise tamamen kan ve silahtır. Çözümün önündeki asıl hatta tek engel buydu. Bugün de engel, Kandil'dir, PKK'dır, YPG'dir.

ÇÖZÜM DERSLERİ

Kırk yıldır kan akıyor. Genelkurmay'a göre, bu kırk yıl zarfında 70 binden fazla terörist "etkisiz" hale getirildi. Suriye olmasaydı, terörün sonu gelebilirdi.

Suriye'de PKK'nın uzantısı PYDYPG'nin "Rojava devrimi" adıyla petrol bölgelerinde, üstelik Amerikan ağır silahlarıyla donatılmış 'özerk' bir yönetim kurması hem motivasyon yarattı hem silah duygusunu körükledi.

PKK daha Suriye'de bugünkü duruma gelmeden, yani 2014'te, Çözüm Süreci sırasında iktidarın da göz yummasıyla, Güneydoğu'da silah ve mühimmat depoları, hendekler, yeraltı geçitleri inşa etmişti, amacı "Rojova devrimini Türkiye'ye getirmek"ti!

İktidar, içerideki "Çözüm süreci"ni, Suriye'deki bu gelişmeler yokmuş gibi yanlış bir zamanda başlatmış, kötü de yönetmişti.

19 Temmuz 2015'te Bese Hozat ve Cemil Bayık "Türkiye'de devrimci halk savaşı" ilan etmişler, terör eylemleri başlamış, nihayet 24 Temmuz'da hükümet "Hendek Operasyonları"nı başlatmıştı.