Bir çocuk 'hain' dedi!

Evet bir çocuk, bir partinin liderine 'hain' dedi Çocuk yaşında bu şartlandırma vahim, 'hain' kavramının bu körpe zihne yerleştirilmiş olması çok daha vahim.Hatırlayacaksınız, Trabzon'da Erdoğan'ın konuşması sırasında kürsüye gelen küçük bir çocuk, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için "hain" dedi. İktidar partisine oy istedi. Cumhurbaşkanı ve siyasi ekibi çocuğun bu sözlerini tebessümle izlediler.Belli ki çocuk önceden 'tedarik' edilmişti; öyle olmasa kim Cumhurbaşkanı'nın yanına çıkabilir miydi..Belli ki çocuğun ne söyleyeceği de 'tedarik' edilmişti; öyle olmasa eline mikrofon verilir miydiO yaşlardaki bir çocuğun masumiyeti, telkinlere açık olması ve hele de hükümlü babasının "kurtarılması" için küçücük kalbindeki dayanılmaz arzuSiyasette kullanmak ne kadar vahim, değil miYaşadıklarımla ve okuduklarımla söylüyorum, böylesi hiç olmamıştı.SİYASİ İHTİRASTac ve taht kavgaları için tarihte az mı kan aktı Modern çağlardaki giyotinler, idam sehpaları, temerküz ve imha kampları ne içindiAdına "dava" denilse de, "devrim" denilse de nihayet siyasi güç kavgasıydı.Elimden gelse merhum hocam Ali Fuat Başgil'in bir yazısındaki şu cümleyi milyon defa yazmak isterim:"Siyaset insan ihtiraslarının en çok kabardığı bir sahadır." (Vatan gazetesi, 29 Ocak 1949)Merhum Başgil, işte bu sebepten, siyasi gücü sınırlamak gerektiğini vurguluyordu. Kuvvetler ayrılığına, hukukun üstünlüğüne dayalı ve bağımsız yargıyı güçlendiren bir anayasa yapmak gerektiğini anlatıyordu. Bütün ömrünce bunu savundu.DP lideri Celal Bayar kuvvetler birliğini devam ettirecek, Menderes de kuvvetler ayrılığını savunan birkaç konuşması olduğu halde maalesef ona uyacaktı.Meşrutiyet'e kadar gitmeyelim, yetmiş yıl oldu, hâlâ kuvvetler ayrılığını, hukukun üstünlüğünü ve bunu hayata geçirecek kurumların tarafsız ve güçlü olmasını sağlayamadık.Bu yüzden bizde siyaset kendini güçlü hissettikçe "daha fazla güç" tutkusuyla hareket edebiliyor. Muhalefete daha fazla öfke duyuyor, "hain" diyebiliyor; yüz yıllık siyasi hastalığımızdır bu.'HAİN' SÖYLEMİTayyip Erdoğan muhalefetteyken ve ilk iktidar yıllarında, karşıtları onu "Amerika'nın adamı" ilan ederlerdi. AB sürecini destekleyenler "Soros'un çocukları" diye suçlanır, Erdoğan'ı Büyük Orta Doğu Projesinin "taşaronu" diye nitelerlerdi. Bu diplomasi eleştirisi değildi, "dış güçler" ve "hain" suçlamasıydı.O zaman bu komplo teorilerini eleştirdim. Bugün Batı'dan kopma ve yalnızlık hali, onunla bununla kavga etmenin ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor.Bugün güç Erdoğan'ın elinde, o muhalefeti "dış güçler, hain, terör işbirlikçisi" diye suçluyor. Savcılar "Sorosçular" diye siyasi iddianameler yazıyor.