Yapay zeka çağında müfredat

Yeterince tartışmadan özellikle de "biz"e ters gelen uzmanlık görüşlerine başvurmadan karar verivermek asırlardan beri devam eden huyumuzdur. Çünkü doğruyu "biz" biliriz. Yukarılara çıktıkça bu, "ben bilirim"e döner.

Hafta sonunda MEF üniversitesindeki bir öğrenci konferansını dinlerken böyle düşündüm. MEF Eğitim Fakültesi öğrencilerinin düzenlediği konferans. Konuşan Lisya Seloni, konusu "Uygulamalı Yabancı Dil Eğitimi."

Gençlik yıllarımdan beri dostum Prof. Mustafa Özcan bir konuşmamızda bahsedince dinlemek istedim, gittim. Öğrencinin kendi kendine bir uzman bulup konferans düzenlemesi, bu "girişimcilik" örneği dikkatimi çekmişti.

YAPAY ZEKA ÇAĞI

Açış konuşmasını yapan Rektör Prof. Muhammet Şahin, "yapay zekâ"nın yeni bir çağ açmakta olduğunu anlattı, geçmişteki endüstri devrimi gibi Zamanımızda "Micro management" düzeyinde ayrıntılarla uğraşan ve dünyadan kopan bir anlayışla bu yeni çağın gerisinde kalmanın maliyetinin çok ağır olacağını söyledi. Yapay zeka için yılda 50 milyar dolar harcandığını söyledi.

Prof. Şahin, yapay zekanın dünyamızı on yılda değiştireceğini düşünüyor ama "Harari, beş yıl sonrası dünya nasıl olacak, bilmiyoruz diyor" diye ekledi. "İnsandan daha zeki yapay zeka" kavramının sarsıcı önemini vurguladı.

Böyle bir dünyada "gençleri geleceğe hazırlamanın" hem onlar için hem ülke için hayati derecede önemli olduğunu belirterek şöyle dedi:

"Artık 'yetkinlik ve beceri' birinci derecede önemli. Bilgi ezberlemek yerine yetkin ve beceri sahibi nesiller"

Bunları dinlerken aklım hep "müfredat"a gidip geldi

ÖĞRETMEN SORUNU

İkinci konuşmacı MEF Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Mustafa Özcan'dı. Eğitim konusunda ülkemizdeki birinci sınıf uzmandır. Birçok kurum ve bazı Milli Eğim Bakanlar kendisinden öğretmen yetiştirme konusunda raporlar istemiştir.

Kurulması düşünülen "Milli Eğitim Akademisi"yle söze başladı. Önceki Milli Eğitim Bakanlarından İsmet Yılmaz'ın böyle bir akademi konusunda kendisinden rapor istediğini söyledi. "Bakanlık bünyesinde akademi kurmak yanlıştır, yeni bir bürokrasi yaratmaktan başka bir sonuç vermez" diye uzun bir rapor yazıp göndermiş.

Prof. Özcan'ın "bakanlık içinde yeni bürokrosi" sözünü ben "bizden bürokrasi" olarak anladım. Zira iktidarın bütün tasarruflarında iş personele geldiğinde, "liyakat"ten önce "bizden" olanlar atanıyor

Eğitim Fakültesi mezunlarının doğrudan öğretmen atanmasını Prof. Özcan da yanlış buluyor. Fakülte mezuniyetinin üstünde bir eğitimden geçmesini zorunlu görüyor ama Bakanlık içinde değil