Türkiye hiç bu dönemdeki kadar geniş orman yangınlarına maruz kalmadı. Sadece ormanlar değil, yerleşim yerleri de yanmıyor, tahliye ediliyor. Hayvanlar, canlılar ölüyor.
İklim değişikliğinin getireceği felaketlerin bir örneğidir bu yangınlar. En sıcak yazda en büyük yangını yaşıyoruz.
Yangınla mücadelede hayatlarını kaybeden şehitlerimizi rahmetle anıyorum, yakınlarının acısını paylaşıyorum.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı yangın çıkan ve yangın riski taşıyan bölgeleri "Marmara'nın güneyi, Ege'nin kuzeyi ve Batı Karadeniz hatta Ege'nin içi" diyerek tarif etti. Çok geniş bir yangın coğrafyası!
Temel soru şu: Sıcak geçeceği meteorolojik olarak bilinen yaz aylarına, Türkiye bu yangınlara karşı "tedbirli" olarak girdi mi
UÇAK, ARAZÖZ…
Bazı TV kanallarında, Yunanistan'da yangınla mücadele hava araçlarının Türkiye'nin iki katı olduğunu dinledim. Bu doğru değil.
2024 yılında Türkiye'nin envanterinde, diğer kurumların sağladığı rezerv araçlar dahil 26 uçak, 105 helikopter ve 14 İHA bulunuyor. Yunanistan'ın envanterinde ise sözleşmeli araçlar dahil 49 uçak mevcut. Türkiye'nin iki katına yakın… Ama Türkiye'nin 105 yangın söndürme helikopterine karşılık Yunanistan'ın 40 helikopteri var.
Yine de yangınla mücadele için gereken düzeyde tedbir alınmadığı anlaşılıyor.
Bakan Yumaklı'nın "Cebimizde uçak, arazöz yok, bir yerden bir yere gidene kadar hele bir de rüzgâr varsa sizin onu kontrol altına almanız saatler alıyor" şeklindeki sözü, geniş yangın coğrafyasında havadan ve karadan yargına müdahale araçlarında yetersiz kalındığını gösteriyor.
Bin kere esef etmek gerekir ki, şehit düşen görevlilere gerekli eğitimin verilmediği, teçhizat ve kıyafetle de donatılmadıkları ortaya çıktı.
Bunu çok vahim bir tedbirsizlik olduğu apaçık ortada.
Risk ihtimalinin yüksekliğine ve risk coğrafyasının genişliğine göre kaç yangın söndürme uçağı, helikopteri, arazöz ve teçhizat olmalıydı Bilmiyoruz…
Bunu ancak Meclis araştırması aydınlatabilir.
ÇÖLLEŞEN TÜRKİYE!
Sorun orman yangınlarından ibaret değil, kuraklık ve çölleşme, Türkiye'nin karşısındaki uzun vadeli en büyük tehdittir.
BM desteğiyle hazırlanan son rapora göre:
"Akdeniz ülkelerinde ortalama hava sıcaklıklarının 2050 yılında 2-3 derece, 2100 yılında 3-5 derece arasında artması bekleniyor… Türkiye yarı kurak, ve toprağı da parçalanmaya yatkın. Ülkenin yüzde 88'i çölleşme riskiyle karşı karşıya… 21. yüzyılın sonunda Türkiye'de yağış oranları yüzde 30 oranında düşecek." (BBC Türkçe, 8 Temmuz 2025)
Kuraklık ve çölleşmenin kitlevi göçleri artıracağını da hiç akıldan çıkarmamak lazım.
Susuzluktan daha büyük tehlike ne olabilir
Bugün, İstanbul dahil, hemen bütün şehirlerimizde su krizi kapıda, barajlar yeterli seviyelerde değil. Son 65 yılın en büyük kuraklığını yaşıyoruz, iklim değişikliği sebebiyle periyod gittikçe sıklaşacak.