Hüseyin Kocabıyık'ın tutuklanması münferit bir uygulama değildir. Asırların içinden gelen "atın içeriye" kültürü, modern kanunlar döneminde, tutuklamanın "cezalandırma" olarak uygulaması biçiminde devam ediyor.
İfade vermeye davet yerine polis gönderip "gözaltı" yapılması… Bazen gözaltı işleminin "şafak baskınları"yla uygulanması… "Katalog suçlar" dışındaki suçlardaki soruşturmalarda bile tutuklamanın yaygın olarak kullanılması…
Hele de "Cumhurbaşkanına hakaret" soruşturmalarında hemen daima tutuklama yapılması…
Son yıllarda büsbütün artmış olan tutuklamalarda "suçun vasıf ve mahiyeti" şeklinde basmakalıp gerekçeler dikkat çekiyor. AYM'nin şu kararı, bu gerçeğin ve hukuka aykırılığın tescilidir:
"Kaçma, tanıklar üzerinde baskı kurma veya delil unsurlarını değiştirme, yeniden suç işleme, kamu düzenini bozma gibi risklerin varlığının gerektiği şekilde tespit edilmesi ve… tutuklama gerekçesinin soyut, genel veya basmakalıp bir şekilde olmaması gerekir." (B. No:2023/102251)
KOCABIYIK DOSYASIHüseyin Kocabıyık, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla tutuklandı. 1-4 yıl hapis cezası var. Fakat bu, yayın yoluyla, mesela X hesabından üç dört cümle yazarak yapılırsa cezası artıyor. Dahası, "zincirleme suç" şeklinde yapılırsa cezası daha çok artıyor.
Eski deyimle "müteselsil suç", aynı kişiye karşı peş peşe aynı suçun işlenmesi…
Savcı, Kocabıyık'ın son açıklamasını "yayın yoluyla hakaret" saymakla yetinmemiş, onun eski X mesajlarından bir demet alıntılar sıralayarak "zincirleme suç" nitelemesi yapmış.
Ceza hukukumuzun saygın otoritelerinden Prof. İzzet Özgenç, zincirleme suç oluşabilmesi için, "aynı suçun birden fazla işlenmiş olması… işlenen fiillerin her birinin suç oluşturması" gerektiğini anlatır. (İzzet Özgenç, Türk Ceza Kanunu Genel Hükümler, 20.bası, Seçkin Yay. 2024, s. 684-701)
Kocabıyık'a "zincirleme suç" yüklemek için derlenen eski X mesajları suç idiyse niye o zaman savcı soruşturma açmadı.. Açmadı çünkü besbelli ki suç yoktu, ama şimdi "zincirleme" iddiasıyla dosyaya malzeme olarak koymuş.
Tutuklama tutkusu dediğim bu işte.
Fatih Altaylı'nın tutukluğu da "tutuklama tutkusu"nun eseridir. Çünkü Kanun Cumhurbaşkanı'na "suikast teşebüsü" suçunu düzenlediği maddede "diğer fiili saldırılar"ı suç sayıyor. (TCK md. 313)
Ekranında söylenen, söz ne olursa olsun "fiili saldırı" sayılamaz.
Yine "tutuklama tutkusu".
İFADE HÜRRİYETİKocabıyık söz konusu son açıklamasında "İmamoğlu cezaevinden çıkmadan yapılan seçim meşru olmaz"