Şimşek'i savunuyorum

Mehmet Şimşek'i eleştirebileceğim yönleri var, yapısal reformların adını koymuyor, ekonominin düzelmesi için de zorunlu olan yargı bağımsızlığı gibi konuları ağzına almıyor. Bu yönlerini eleştiriyorum ama yine de Şimşek'i savunuyorum.

Çünkü Şimşek'in "rasyonel zemine dönüşten başka çaremiz yok" sözü, en azından CB sisteminde geçen beş yılda akılcı politikalardan nasıl uzaklaşıldığını tescil ettiği gibi tek doğru yönü de gösteriyor: Rasyonel politikalar

Şimşek ABD'deki bir konuşmasında, kullandığı "locals" kelimesi "yerel halk" diye tercüme edilince kıyametler koptu. Halbuki finans dilindeki anlamı "yerleşikler" demektir, dış değil ülkede yerleşik yatırımcılar...

ŞİMŞEK'E HÜCUMLAR

Şimşek için "Sömürge valisi gibi konuşuyor" diyenler oldu! Ve Devlet Bahçeli her zamanki ateş püsküren üslubuyla konuştu:

"Türk milletini 'yerel halk' ifadesiyle değersizleştirmeye hizmet eden müfsit zihniyettir, son günlerde maruz kaldığımız skandalların asal sorumlusu olduğunu hiç kimse inkar edemeyecektir"

Herkes bu sözleri Şimşek için söylenmiş olarak algıladı, haberler bu şekilde yayınlandı. Sonra Bahçeli'nin bu sözleri Ankara ve İstanbul belediye başkanları için söylediği şeklinde açıklamalar yapılarak siyasi bir gerilimin çıkması önlenmek istendi.

Her ne olursa olsun, Şimşek'in vatanseverliğinden ve dürüstlüğünden asla şüphe edilemez. Bugünkü makamına ihtiyacı yoktur. Ülkemize hizmet için bu görevi kabul etmiştir.

ŞİMŞEK NE YAPTI

Şimşek yetersiz ama önemli bir başarı da sağladı. Türkiye'nin risk pirimi azaldı. Patlamak üzere olan bütçe kısmen olsun disipline alındı. En tehlikelisi, cari açık azalma eğilimine girdi. Dışarıda güven oluşmaya başladı. Bu güvenin "Mehmet Şimşek'in şahsına", yani onun ortodoks politikalardaki tutarlılığına olduğu açıkça yazıldı. (Financial Times, 12 Şubat)

Fitch, Moody's ve JP Morgan olumlu açıklamalar yaptı. IMF daha geçen Cuma günü Şimşek'in programına destek açıkladı.

İktidarın, yanlışlarını örtmek için kitlelerde takıntı haline getirdiği "dış güçler" efsanesi bir tarafa, bunlar ülkeye yatırım gelmesi için gereken güven ortamının oluşmasına katkıda bulunan gelişmelerdir.

Nitekim bu "dış güçler"den Dünya Bankası, üretim projeleri için 18 Milyar dolar destek açıkladı. Fakat önemli eksikler var ve nihai başarı çantada keklik değil.

Eksiklerin en önemlisi yapısal reform denilen bir programın ortaya konulamamış olmasıdır. Orta Vadeli Program uygulanıyor ama "para politikası" (Merkez Bankası) ve bir ölçüde de "Maliye politikası" (bütçe) ile sınırlı gözüküyor.

YAPISAL REFORMLAR

Önde gelen iktisatçılardan Prof. Selva Demiralp, altı ay önceki yazısında, enflasyonun tek sebebinin para politikaları olmadığını, "