Öngörülebilir olmak

Son yirmi otuz yılda "öngörü, öngörmek, öngörülebilirlik" kelimelerini sıkça kullanıyoruz. Çünkü modern ekonomi hayatı "öngörü" gerektiriyor. Yatırım yapacaksınız, önümüzdeki yılları öngörmeniz lazım.

Kredi alacaksınız, faiz hesabını yaparken önümüzdeki yılları öngörmeniz lazım. Hatta kira sözleşmesi yaparken Aylık ev bütçesini yaparken de

Ülkeyi yöneten devlet adamlarının politikalarının "öngörülebilir" olması, tabii, bütün şahsi öngörülerden daha önemli.

Şimdi, iktidarın ekonomi politikalarına "öngörülebilirlik" açısından bakalım.

HANGİSİ DOĞRU

Mart 2021'deyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ı görevden almış, yerine eski Ak Parti milletvekili Şahap Kavcıoğlu'nu getirmiştir. (20 Mart) Merkez'in üst düzeyinde de geniş çaplı atamalar yapılmıştı.

CB sisteminde Merkez Bankası'nın bağımsızlığı kaldırıldığı için istediği an istediği atamayı yapabilir İki ay sonra Erdoğan TV'de şöyle diyordu:

"Bugün de Merkez Bankası Başkanımızla görüştüm. Yani bizim bir defa faizleri düşürmemiz şart. Temmuz-ağustos, buraları bulacağız ki faiz düşmeye başlasın. Çünkü faiz yükünü yatırımların üzerinden kaldırırsak, maliyetlerin üzerinden kaldırırsak enflasyon düşer yatırımlar artar" (1 Haziran 2021)

Faizi emirle indirtirken, Erdoğan'ın öteden beri öngörüsü yatırımların artması, enflasyonun düşmesiydi. Hatta 2022'ye tek haneli enflasyonla girecektik!Fakat Fitch adlı derecelendirme kuruluşu, iki ay sonra raporunu açıkladı; emirle faiz indirtmenin şu sonuçlarının olacağını öngörüyordu:

"Türk lirasına olan güvenin zayıflaması ve mevduat sahiplerinin kur oynaklığından elde edebilecekleri kazançlara yönelmesiyle dolarizasyon daha da artabilir." (BloombergHT, 6 Ağustos 2021)

Bu iki öngörüden Fitch'in öngörüsü doğruydu! Aralık ayında BDDK, Türk banklarında döviz mevduatının yüzde 63.2'ye çıktığını, bunun "tarihin en yüksek oranı" olduğunu bildiriyordu. (8 Aralık 2021)

İKTİSADIN TABİAT KANUNLARI

Burada dikkat çekilmesi gerekli birçok sorun var. Evvela modern iktisat ilminin, kabaca üç yüz yıllık piyasa hareketlerini gözlemleyerek iktisadın tabiat kanunlarını tespit ettiğini hiç akıldan çıkarmamak lazım.

"Nass var, sana bana ne oluyor", deyince iktisat kanunları değişmedi. Ülkenin milli parası pul oldu Düşünmek gerekmez miydi, "devletin para politikası" kavramı ile, kişiler arası ödünçlerdeki faiz aynı mıdır, "riba" nedir diye..

Tartışmayı bilim adamları yapmalı, devleti yönetenler iktisadın tabiat kanunlarından sapmamalıdır. Bunlar "denenmiş, sınanmış, doğrulanmış" kurallardır.

Dahası, ben sadece 2021 yılının Haziran-Ağustos dönemini örnek verdim. Halbuki "faiz sebeptir" politikası 2014'te başlamış, CB sisteminde Merkez Bankasının bağımsızlığı kaldırılınca tam olarak uygulanmış ve bu on yılda ülke dünya ekonomisindeki yeri itibarıyla 1980'ler seviyesine düşmüştür.