Tarihçi Mete Tunçay hocamızı kaybettik. Tarihçiliğimizde ufuk açan öncü isimlerinden biriydi. Sadece tarihçi değil, aynı zamanda siyaset bilimci ve felsefeci…
Tarihi olayları "anlatmak"la kalmayıp, siyaset bilimi ve felsefi düşünce açısından "yorumlayan", olayların uzun vadeli sonuçlarına dikkat çeken bir tarihçi-düşünürdü.
2007 yılında, Mehmet Ö. Alkan, Tanıl Bora ve Murat Koraltürk tarafından hazırlanan 760 sayfalık "Mete Turçay'a Armağan" kitabı yayınlanmıştı. (İletişim Yayınları) Kitapta Tunçay'ın "bibliyografya"sı yani bütün kitapları, makaleleri, sempozyum konuşmaları ve tebliğlerinin listesi var: Merhum Turçay, 2007 yılına kadar, tam 489 tane kitap, makale, tebliğ ve sempozyum konuşmasına imza atmış!
Bu onun tarihçiliğimize ve düşünce hayatımıza yaptığı büyük katkının belgesidir.
CUMHURİYET TARİHİ
Mete Tunçay hocamızın en önemli ve öncü eserlerinden biri "Türkiye Cumhuriyeti'nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması, 1923-1931" adlı kitabıdır. Büyük tartışmalara yol açmıştı, çünkü 'ezber bozan' bir eserdi.
Saygın sosyal bilimcilerimizden İlhan Tekeli, Mete Tunçay'ın bu eseriyle, "Türkiye'de genellikle yüceltilen, mistifiye edilen bir dönemi tartışmaya açtığını" belirtir. 1923-1931 dönemine ilişkin "hâkim olan açıklamaları demistifiye ettiğini", yani ululaştırma mistisizminden çıkardığını söyler, doğrudur.
Merhumun bu kitabı "tek parti rejimleri"nin siyaset bilimi açısından incelenmesiyle başlar. Komünizm ve faşizm de tek parti rejimiydi, Kemalizm de… Ama aralarında önemli farklar vardı. Tunçay, bizdeki otoriter tek parti rejiminin, siyaset bilimindeki "dışlayıcı tek parti" modeline uygun olduğunu anlatarak olayların izahına başlar.
Kitabın neredeyse üçte biri belge yayını niteliğindedir.
Tunçay'ın kitabı Atatürkçü kesimin tepkisini çekti ama hiç kimse bahsettiği olayların uydurma, belgelerin geçersiz olduğunu söyleyemedi.
BÜTÜN AKIMLAR DOGMATİK
Tunçay'ın önemli eserlerinden bir diğeri, çeşitli makalelerinden oluşan "Eleştirel Tarih Yazıları"dır. (Liberte Yayınları)
Tunçay solcuydu ama demokrattı. Bu kitabında şöyle yazar:
"Jakoben yaklaşımda -ki bu yaklaşımı Kemalistler kadar solcular da benimsemektedir- demokrasi askıya alınabilecek, başka şeylerin gerçekleşmesi uğruna ihmal edilebilecek savsaklanabilecek bir şeydir. Pek çok solcu özünde anti-demokrattır…" (s. 173)
Tunçay, "pozitivist Batıcılığın laik bir İslamcılık olduğunu" söylerken, renkleri zıt olsa da ortak "dogmatik" yönlerine dikkat çeker. Pozitivizmin dogmatik bir felsefe olduğunun altını çizer. Bütün ana akımlarımızın "dogmatik" olduğunu, fikirlere dogmaya itikat eder gibi inanıldığını belirtir. Zihni-felsefi açılımının "kendimi içinde saydığım sosyalistliğin bazı kanatlarındaki dogmatizmden huzursuzluk duyarak başladığını" söyler.