Merkez sorunu

Parti kavgalarına, hatta lider kavgalarına kilitlenmiş zihinlerimiz, Türkiye'nin temel sorunlarını yeterince kavrayamıyor. Bu temel sorunlardan biri, siyasi hayatımızda sağıyla ve soluyla 'merkez'in zayıf, çatışmacı ideolojik davranışların ise etkili olmasıdır.

Bu yüzden uzlaşarak anayasa yapamıyoruz. Partilerin çelişen oy hesapları önemli bir faktör ama asıl sorun, temel anayasal kavramlar konusunda "merkezî" bir anlayış birliğinin olmamasıdır.

Darbeler bir tarafa, yüz yıllık tarihimizde görülen; ya güçlü tek partili iktidarların otoriterleşmesidir, ya da yelpazenin aşırı parçalanmasından kaynaklanan tutarsız koalisyonlardır.

Her iki durumda da ülkenin verimli yönetilemediği, bu yüzden ortalama kalkınma tempomuzun "vasat"ta kaldığı bir gerçektir.

İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, son konuşmalarında "merkez, merkez sağ" kavramlarını vurguladığı için konuyu ele almak istiyorum.

DEMOKRASİYE GEÇERKEN

Çok geniş bir teorik tartışma alanına sahip laiklik kavramı bir tarafa, somut ve temel anayasal kavramlar olan kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, denetim ve denge konularında 'merkez' diyebileceğimiz bir uzlaşma var mı

Buna "anayasal istikrarsızlık" diyoruz.

1950'de çok partili hayata geçerken Tek Parti rejiminin anayasası yerine uzlaşmayla ve kuvvetler ayrılığına dayalı bir anayasa yapmak, denetim ve denge kurumlarını tesis etmek mümkündü. İsmet Paşa buna yatkın olduğu gibi Menderes de hükümet programında vaad etmişti. Fakat Celal Bayar engelledi.

27 Mayıs darbecileri, 1961 anayasasını yaparken DP'li millet çoğunluğunu dışladıkları gibi, anayasal kurumları "devrimci" kadrolarla donatarak büyük uzlaşma imkanını sabote ettiler.

12 Eylül anayasasında vesayet mekanizmaları güçlendirildi. Fakat iki merkez partisi, Demirel Liderliğindeki Doğru Yol ile Erdal İnönü liderliğindeki SODEP'in uzlaşmasıyla anayasanın 'askeri' karakteri hemen tamamen temizlendi. Bugünkü iktidarın benimsediği YÖK gibi kurumlar kaldı.

SON 25 YIL

AK Parti'nin "merkez sağ" davranışlar sergilediği ilk on yılında, yine CHP'nin desteğiyle gerek anayasada gerek yasalarda AB kıstasları yönünde değişiklikler başarıldı.

Ak Parti iktidarının ideolojik politikalara yönelmesi ise hem içeride hem dışarıda "eksen kayması" denilen sorunlar yarattı. "Faiz sebeptir"den CB sistemine kadar

15 Temmuz darbesine karşı oluşan büyük uzlaşma ortamında demokratik kurumları güçlendiren bir anayasayı uzlaşmayla yapmak mümkündü. Fakat Erdoğan, Bahçeli'nin sürpriz desteğiyle, kendini güçlendirecek bir sistemi tercih etti, yüzde 51.41 gibi minik bir farkla kabul edildi. Toplumun yarısı karşıdır. Türkiye'nin ciddi bir sistem sorunu vardır.

Türkiye'de "anayasal istikrasızlık" maalesef bir gerçektir. Dipteki sebep temel kavramlardaki uzlaşmazlıktır.