Etkili aday olmazsa muhalefet kaybeder

Siyaset bilimci Prof. Tanju Tosun, Taha Akyol'un sorularını cevapladı:"Erdoğan gibi seçmenle kurduğu özdeşlik ilişkisi güçlü, karizmatik, popülist bir aday karşısında, rakibin kim olacağı son derece önemli. Muhalefetin adayı tüm muhalif seçmen kitlesinin beklentilerini temsil edebilmeli, mobilize edebilmelidir.""Erdoğan karşısında muhalefetin adayı kim olursa olsun kazanır' düşüncesi büyük bir yanılgı olur. Muhalefetin adayı bu anlamda salt liderlerin değil, tüm politik-sosyolojik unsurların süzgecinden geçirilerek belirlenmelidir.""AK Parti iktidarı siyaset bilimi literatüründeki 'popülist' tanımına tam anlamıyla uyuyor. 'Bizden olanlar'ın yararına kaynak transferleri, yoksullukla mücadele yerine sosyal yardımlar, 'millilik-yerlilik' söylemi, liderin kurtarıcı retorik olarak öne çıkması...""Parti değiştiren 'oynak seçmen' oranı ekonomik kriz nedeniyle artacak. Yüzde 20'lerin üzerine çıkabilir. İktidarın araştırmalara yansıyan oy kaybı durdurulamazsa, seçmenin eğiliminin Millet İttifakı yönünde olması sürpriz olmaz."Macaristan'da otoriter popülist Viktor Orban neden sürekli seçim kazanıyorOrban'ın sürekli seçim kazanan lider olması kendisi kadar, 'zamanın ruhu' ve otoriter-popülist iktidarların kendine has özellikleriyle ilgili. Günümüzde insanların politikaya olan ilgisi zayıflıyor, politikadan uzaklaşıyorlar. Bu da popülist liderlerin politikada hakimiyetini kolaylaştırıyor. Siyasi analist Valentin Naumescu, Orban'ın tekrarlanan seçim başarısından çıkarılacak dersi "bir şey yapabilecek olanların olaylara bulaşmadığı, karışmadığı ve başkalarının işi üstlenmesini beklediği ya da iyi niyetli insanlar bir alternatif oluşturmaya çalıştığında burun kıvırdığı bir durumda, siyasi olarak harekete geçemeyen bireylerden oluşan rahat toplumun ödediği büyük bedel" olarak değerlendirir. Seçimli-otoriter rejimlerde iktidara ele geçirenler ya taraftarlarına maddi kaynak dağıtma ile onları ödüllendirmekte, ya da güç kullanmayla rıza üretmekte, kendilerini bir partiyle tanımlamayanlar ise ekonomik koşulları kötüleşmediğinde alternatif görmedikleri için işbaşındaki iktidarları desteklemektedir. Funke, Schularick ve Trebesch'in popülizmin maliyetlerini inceledikleri çalışmalarına göre popülistler iktidardan demokratik yollarla kolay gitmiyor. Nitekim 41 popülist iktidarın sadece dokuzunda popülistler olağan yollarla görevi bırakırken, büyük çoğunluğunda (32) popülizmden çıkış istifa, koltuğu bırakmayı ya da seçim sonuçlarını kabul etmeme durumunda koltuktan zorla indirilmeyle gerçekleşmiş.'BÜYÜK MACAR DAVASI'Macaristan'da nasıl bir siyasi ve toplumsal yapı varMacaristan parti sistemindeki parçalanmışlık, toplumdaki derin sosyo-kültürel, ideolojik bölünmeler, Macar toplumunu yücelten, diğerlerini ötekileştiren popülist retorik, yoksulları, orta sınıfı destekleyen eşitsiz kaynak dağıtım politikaları, muhafazakâr söylem ve politikalar, muhalefete karşı dışlayıcı, baskıcı politikalar, iktidar kontrolündeki medya sahipliği Orban'ın gücünü her seçimde pekiştirmesine yaramıştır. Macar toplumu bugün gelinen noktada ne bir "sosyalist ütopya" ne de 'Avrupa değerleri' ütopyası istemeyip, pragmatizm temelinde işleyen, bağımsız bir Macaristan talep etmekte, Orban halkın bu talebini büyük Macar davası adına her seçimde seferber etmeyi başarmaktadır.MACARİSTAN'DA MUHALEFETMacar muhalefetinin zaafları ya da hataları nelerdirOrban karşısında muhalefetin başarılı olamamasında muhalefetin kendisinden kaynaklanan hataları da mevcuttu. İdeolojik olarak türdeş muhafazakâr-milliyetçi popülist Macar Yurttaş Birliği ve Orban karşısında, sosyal demokrat, liberal, sosyalist, yeşiller gibi heterojen yapı seçmen karşısında güçlü bir birlik görüntüsü verememiştir. Kampanya süreci söylem birliğine dayalı yönetilmediği gibi muhalefetin adayı bu birlik görüntüsünü vermekten uzaktı. Marki Zay muhafazakâr bir adaydı. Muhalefetin yanılgısı Orban'ın ideolojik kimliğine uzak olmayan bir adayla yenileceğiydi. Aday belirleme yönteminde de hatalar vardı. Kayıtlı seçmenin ancak yüzde 5'ine ulaşan bir çoğunlukla 2. turda başbakan adayının belirlenmesi demokratik temsil açığına yol açtı. 50.000 nüfuslu bir ilde belediye başkanlığı yapmış ve siyaset tecrübesi fazla olmayan bir yerel siyasetçinin aday gösterilmesi hataydı. Aday faktörü dışında, Orban karşıtlığı, AB taraftarlığı, yolsuzlukla mücadele dışında Macar seçmeninin aklına ve duygularına aynı anda hitap eden söylem ve politika önermeleri geliştirilememesi bir zaafiyetti. Adeta Orban ne söylediyse onu eleştirmenin ötesine geçilemedi.AK PARTİ POPÜLİST MİAK Parti iktidarı 'popülist' tanımına ne ölçüde uyuyorAK Parti iktidarı siyaset bilimi literatüründeki 'popülist' tanımına tam anlamıyla uyuyor. Kendi seçmen tabanını genişletmek, var olanı konsolide etmek, seferber etmek için popülist retorik sürekli yeniden üretilmekte ve içeriği de çeşitlendirilmektedir. "Yerlilik-millilik" etiketiyle inşa edilen, popülizmin temel referansı gerçek halk "Biz" ve "Ötekiler", şeklindeki kategorik ayrıştırma stratejisiyle 'BİZDEN olanlar"ın yararına kaynak transferleri, yoksullukla mücadele yerine sosyal yardımlar ve transferlerle yoksulluğu yönetme, 'BİZ' denen halk kategorisini ödüllendirme stratejisiyle kendi tabanına dahil etme aynı zamanda muzaffer demokrasiyi inşa etme iddiası popülist tanımıyla örtüşmektedir. Popülizmin sınıf, ulus gibi birleştirici kavramlar yerine, halkın söylemlerle, lider ve parti marifetiyle inşa edildiği gerçeğinin Ak Parti iktidarının yakın döneminde sıklıkla üretildiğine tanık oluyoruz. Popülizmde liderlerin dışlanmış bir halk isteği esastır. Ak Parti ve liderinin okumuşlar karşısında, ezilen, dışlanan halkla beraber, onların çıkarları için olma iddiası ve sıradan kalabalıklar karşısında azınlık elitler ayrıştırması da tanıma denk düşüyor. Yine, liderin kurtarıcı retorik olarak öne çıkması, iktidarın her daim yanlarında olması, eski müesses nizama dönülmeyeceği sözü de bu bağlamda düşünülmelidir. Nadia Urbınatı'nın belirttiği gibi, popülist rejimler halkın adını alırlar, lidere ait yüz, bir tescil yüzeyi olarak işlerken, "toplumun düzensizliği ve heterojenliği, özdeşleşmeyi liderin adında bulur, bu lider halkı dışarıya taşır ve onun sesiyle sureti olur . Bu çıkarsama kanımca Türkiye'deki popülist iktidar ve rejimi yeteri ölçüde tanımla buluşturmaktadır.OYNAK SEÇMEN NE KADARLiberal Perspektif'te yayınlanan raporunuzda, partisini değiştiren "oynak seçmen"den bahsediyorsunuz. Bunlar ne kadar"Oynak" seçmenden kastettiğimiz; parti tercihinde süreklilik olmayan, kendisini belirli bir partiyle özdeşleştirmeyen, bir seçimden diğerine bir partiden diğerine yönelen seçmen. Bu seçmen kategorisinin ağırlığı parti sistemlerinin istikraristikrarsızlığına ilişkin en temel göstergelerden biri. Meslektaşlarımız Gülgün Erdoğan Tosun, Yusuf Can Gökmen'le hazırladığımız "Türkiye Parti Sisteminde İstikrar Sorunu" isimli rapordaki oynaklık oranlarına baktığımızda, hesaplamamıza göre, bir seçimden diğerine 2002'den 2018'e ortalama her 100 seçmenden 12'si parti değiştirmiş. Bir diğer husus; sağ bloktaki oynaklığın sola kıyasla neredeyse 2 kat daha yüksek olması. Nitekim 2015'te sol blokta oynak seçmen 3,8, sağda 6,5 idi.MİLLET İTTİFAKIOynak seçmenlerin 2023 seçimlerinde eğilimi ağırlıklı olarak ne tarafa Cumhur mu, Millet İttifakı mıİktidar partisinin 2002-2018 dönemindeki politika performansına bağlı olarak oy performansındaki yükseklik muhtemelen önümüzdeki seçimde düşecek, oynak seçmen oranı ekonomik kriz nedeniyle artacaktır. Tabii ki şimdilik ağırlıklı olarak kararsız görünen bu seçmenin hangi ittifak ve partilere yöneleceği, bunların önümüzdeki süreçte seçmenle kuracağı temsiliyet ilişkisine bağlı. Partilerin oy güçleri araştırmaların ölçtüğüne benzer şekilde sandığa yansırsa, oynak seçmen oranı 20'lerin üzerine çıkabilir. İktidar bileşenlerinin araştırmalara yansıyan oy kaybı durdurulamazsa, seçmenin eğiliminin Millet İttifakı yönünde olması sürpriz olmayacaktır.KİME YARAYACAKSeçim kanundaki değişiklik hangi partilere yarar Parti büyüklüğünü AK Parti, CHP, İYİ Parti, MHP diye düşünürsek durum ne olurKanun değişikliği 24 Haziran seçimleri öncesinde yapılsa ve seçime bu değişiklikle gidilseydi, ittifak oyları dikkate alınmayacağı için özellikle AK Parti'ye yarayabilirdi. Fakat iktidar bileşenlerinin oy oranlarındaki düşme nedeniyle, bu değişikliğin yaptığımız senaryolara göre Cumhur İttifakında bir miktar MHP'ye yarayacağı anlaşılıyor. Hatta, AK Parti