Erdoğan ve faiz

Merkez Bankası faizi indirmedi, iyi de etti. Çünkü enflasyonun "beli kırılmış" değildir. Hatta MB'nin açıklamasında hâlâ "enflasyon beklentisinin yüksek" olduğu, gerekirse "daha sıkılaştırma" yapılacağı belirtiliyor,

2001'dekinden daha müzmin, daha yapışkan bir enflasyonla karşı karşıya olduğumuz belli.

Erdoğan, 2001 yılında esnafın merhum Başbakan Ecevit'in önüne yazar kasa atmasını sık sık hatırlatırdı. Şimdi traktörler yollara domates döküyor Tarım fena halde alarm veriyor.

FAİZ SORUNU

Başbakan Erdoğan 2004 yılında "iktidarda gördük, faiz hayatın gerçeğidir" diyordu. Kemal Derviş'in reforme ettiği bir ekonomiyi devralmıştı. Kendisi de ideoloji yapmıyor, Avrupa Birliği'nin kavramlarıyla konuşuyordu. Merkez Bankası bağımsızdı. Ekonominin başında Ali Babacan vardı

IMF, "Türkiye kaplan ekonomi olma yolunda" diye açıklama yapıyordu. (24 Eylül 2004)

Ekonomi sağlıklı büyüyordu.

Fakat 2014'te "faiz sebeptir" söylemi başladı. Bağımsız Merkez Bankasına söz geçiremiyordu fakat toplumun hoşuna gidiyordu. Ucuz parayı kim istemez ki!.

Üstelik İslami terminolojiyle konuşuyor, seçmende dini bir sadakat de yaratıyordu:

"Neymiş efendim Faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu." (19 Aralık 2021)

CB sisteminde bu politika frensiz, denetimsiz, dengesiz uygulandı. Ne direnecek bir Bakanlar Kurulu vardı, ne de Merkez Bankası bağımsızdı

YANILMA NEREDE

İslamcı ideolojinin "faizci kapitalist sistem" söylemi öteden beri yazılıp çizilir...

Erdoğan birçok konuşmasında, ABD, Almanya, Japonya, İsrail gibi ülkeleri zikrederek o faizin çok düşük olduğunu belirtmişti.

Öyleyse biz de emirle faizi indirtelim, hem gelişmiş ülkeler gibi yaparız, hem "nass"ı uygulamış oluruz!.. İşte yanlış, bu düşünme biçimiydi.

O ülkelerde faiz çok düşüktü çünkü sermaye birikimi çok yüksek, kurumlar çok sağlam, Merkez Bankaları bağımsız, piyasalar derindi.

Bizde ise merhum Mehmet Genç hocamızın yazdığı gibi, Kanunu Süleyman zamanında bile Avrupa'nın "nüfus, sermaye birikimi, teknoloji ve enerji kapasitesi Osmanlı'dan en az 4-5 kat" büyüktü! (Devlet ve Ekonomi, Ötüken Yay. s. 35)

Bu yüzden üç yüz yıldır "dış kaynak" ihtiyacı içindeyiz.

16 yüzyılda Avrupa'da bankalar ve şirketler yaygınlaşmıştı bizde hiç yoktu.

Üstelik CB sisteminde kurumların ezilmesi ve Merkez Bankası bağımsızlığının kaldırılması "emirle faiz indirtme" politikasının enflasyonu patlatmasını kolaylaştırdı.

'PARADİGMA' SORUNU