Devrim ve karşı devrim
27 Mayıs darbesini hâlâ "devrim" diye alkışlayanlar var. Tarihe bakışta "devrim karşı devrim" gözlüğünü takanlar, bu iki kavramada sığmayan olgulara objektif ve analitik bakamıyorlar.
"Karşı devrim"in 1939'da başladığını yazanlar bile çıktı! "Parti devleti" daha fazla devam edebilir miydi
'Devrim' diye kutsama veya karalama Yüz on yıllık bu kutuplaşma hastalığımız sürüyor. Siyasette rasyonelleşme, ılımlılaşma, uzlaşma ve bilhassa hukukun üstünlüğü anlayışının gelişmesini engelliyor.
27 Mayıs vakasının "darbe" olduğunu haklı olarak belirtenler de DP iktidarının otoriterleşmesini, bunun sebeplerini ve sonuçlarını dikkate almıyorlar
DP İKTİDARIDP demokrasiyi ve hürriyetleri savunarak iktidara geldi. İktidarın ilk yarısında ekonominin büyük bir atılım yaptı; yol, okul ve para Anadolu'ya girdi. Şevket Süreyya Aydemir ve Tevfik Çavdar da bu gerçeği rakamlarla anlatırlar.
Metin Toker "DP yöneticilerinin, özellikle Menderes'in CHP'lilere nazaran daha büyük düşündükleri, daha geniş ufka sahip oldukları reddedilemez" diye yazar.
Aydınların da büyük kısmı DP'yi destekliyordu.
DP 1954 seçimlerinde yüzde 58 oy aldı. Seçim sisteminin sonucu, Meclis'te DP'nin 503, CHP'nin 31, Bölükbaşının partisi MP'nin Kırşehir'den 5 vekili vardı.
Buna öfkelenen partili Cumhurbaşkanı Bayar "Kırşehir için bir şeyler yapılmasını" istedi. Kırşehir ilçe yapıldı. MP irtica suçlamasıyla kapattırıldı. MP'yi kapattıran savcı DP'den milletvekili yapıldı. 1957'dan sonra basına, üniversiteye, yargıya akıl almaz baskılar yapıldı.
TEK PARTİ GELENEĞİDP niye böyle çabukça "güç bozar" girdabına kapıldı Bunun baş sorumlusu Celal Bayar'dı. Aralık 1948'de 1924 Anayasasının kuvvetler ayrılığı yönünde değiştirilmesi gündeme geldiğinde Menderes bunu savunmuş fakat Celal Bayar "Atatürk en büyük eserlerden biri 1924 anayasasıdır" diyerek karşı çıkmış, Menderes de maalesef Bayar'a uymuştu.
Dönemin tanığı Metin Toker, DP liderlerinin "Tek Parti devrinde yetiştiklerinden, Tek Parti devrinin işleyişini gördüklerinden, o usulleri bildiklerinden" ülkeyi öyle yönetmeye yöneldiklerini belirtir. Doğrudur.
"Meclis'in yetkilerinin hudutsuz" olduğu fikri, hem Tek Parti'de hem DP'de temel bir inanıştı.
Fevzi Lütfi, Turan Güneş gibi Tek Parti'den gelmeyen DP'liler buna karşı çıkarak ayrılıp Aralık 1955'te Hürriyet Partisi'ni kurdular. DP iç 'denetim ve denge'sini kaybetmişti böylece. Bu konuda Ertuğrul Günay'ın "Bir Hürriyet Hikayesi" adlı kitabını önemle tavsiye ederim.
HIRÇIN MUHALEFETÖbür tarafta eski "devlet partisi", muhalefette kalmaya tahammül edemedi. Devrim Ocakları ve Gençlik Kolları ile gençliği örgütleyerek, DP'den kopan aydınların desteği ile aktif kamuoyunu da yanına alarak hırçın muhalefete yöneldi.
Menderes hükümetinin "gençleri öldürterek cesetlerini kıyma makinalarına gönderdiği" şeklindeki yalan propaganda etkili oldu. CHP bunu araştırmak için
Komisyon kurduğunda İnönü, Komisyon Başkanı Kâmil Kırıkoğlu'na "doğru olmasa dahi, doğruymuş intibaını yaratın