27 Mayıs ve Ali Fuat Başgil

Toplumlarda demokrasi ve hukuk fikrinin gelişmesi sadece okuyarak değil, hatta daha çok tecrübelerle mümkün oluyor.

Bu bakımdan 27 Mayıs darbesinin özel bir önemi var. Hem darbe ortamına sebebiyet veren politikacıların karşılıklı hataları Hem darbecilerin "devrim" tutkusuyla katmerlenen hataları, hatta suçları.

Değerli gazeteci Sedat Ergin, bu konuda, kitap çapında kapsamlı bir araştırma yayınladı. 27 Mayıs 1 Haziran arasında Hürriyet'te 6 gün yayınlandı. Okurlarıma tavsiye ediyorum. Ben de bir değerlendirme yapmak istiyorum.

MECLİS'İ AÇABİLMEK!

27 Mayıs darbesi konusunda elime kalem aldığımdan beri çok yazdım. "Kuvvetler Ayrılığı Olmayınca, Otoriter Demokrasi" adlı kitabımda 27 Mayıs darbesine sürüklenişi ayrıntılarıyla anlattım. Bugün 27 Mayıs'ın etkilerine dikkat çekmek istiyorum.

Cumhuriyet gazetesinin 25 Ekim 1961 günlü şu manşetinde, 27 Mayıs'ın bütün etkilerinin özetini görmek mümkündür:

Darbe yapılmış, idamlar infaz edilmiş, darbenin anayasası yürürlüğü girmiştir. Yürürlükteki Anayasa'nın herkesi bağlaması gerekmez mi Fakat Komutanlar, dört parti liderine, İnönü, Gümüşpala, Bölükbaşı ve Alican'a üç şart içeren bir 'protokol' imzalattırmaktadır:

1. Cemal Gürsel Cumhurbaşkanı seçilecektir.

2. Kayseri cezaevinde hapis yatan Demokrat'lar affedilmeyecektir.

3. Darbecilerin emekli ettikleri subaylar orduya geri dönemeyecektir.

BAŞGİL'İN ADAYLIĞI

Anayasa Profesörü Ali Fuat Başgil, o dönemde dik duruşuyla, liderleri asılan, kendileri "kuyruk" diye aşağılanan milyonlarca Demokrat Partili vatandaşın şeref ve haysiyet simgesidir.

AP listesinden bağımsız Samsun Senatörü Başgil, Cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıklamış, Ankara'ya gelmiştir. Darbecilerden iki general, Sıtkı Ulay Ve Fahri Özdilek onu Başbakanlığa çağırırlar. Başgil'i nasıl tehdit ettiklerini. Sıtkı Ulay "merd-i kıpti sirkatin söyler" misali, bizzat kendisi açıklamıştır. İşte, 27 Mayıs 1986 günlü Milliyet:

Sadece ölüm tehdidi değil Başgil aday olursa, Meclis'i kapatacaklar, ikinci darbeyi yapacaklardı. İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Korgn. Refik Tulga başkanlığında oluşan "Türk Silahlı Kuvvetleri Birliği" adlı cuntanın kararı buydu! Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, çaresiz, parti liderlerine "Mademki partinizin başkanısınız, bir horoz gibi tavuklarınızı kanatlarınızın altında tutun" diyordu.

Başgil, Meclis'in açılabilmesi için adaylıktan çekildi, senatörlükten de istifa etti. İnönü'nün de bu defa darbeye karşı çıkmasıyla 25 Ekim 1961 günü Meclis açılabildi. Gürsel Cumhurbaşkanı seçildi, yine de 156 milletvekili Gürsel'e protesto oyu verdiler.