Yükselen yeni sekülerleşmenin sorunu cehalet
B.
19. asrın yükselen pozitivizmi ve bilimciliği ister istemez sert bir sekülerleşme dalgasını beraberinde getirdi. Bu yüzyılda sekülerleşme, özellikle bilimin, dini kamusal alanın çeşitli kısımlarından dışa itmesinin neticesiydi. Batılı ve Batılılaşma yolundaki toplumların kaymak tabakasında bilime olan inanç Tanrı'ya olan inancın yerini aldı. Artık insanlar Cebrail ve Mikail'e değil Nötron ve Protonlara inanıyordu. Hatta "bu bir inanç meselesi midir" diye sorgulayan da çıkmamıştı henüz; zira insanların temel eğilimi ve kabiliyeti inanmaktı. Böyle bir dönemde temel her şeyin pozitivist olması beklenemezdi ve zaten öyle de olmadı. Ruhçuluk, ispiritizma derken teosofik hareketler ortaya çıktı; bizde en olgun meyvesini Bedri Ruhselman olarak veren bu hareketler neredeyse istisnasız olarak okumuş yazmış, bilimsel eğitim almış insanların meşgalesi haline geldi. Bu dönemde metafizik bir ihtiyaç olarak görülmekte ve ona olan yaklaşım yine bilimsel şekilde ifade edilmekteydi. Radikal pozitivizmin insanlığa verdiği zararın bizzat pozitivistler tarafından da ortaya konulması ile birlikte özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ruhçuluk ve ispritizma yoğun şekilde propagandası yapılan şeylere dönüştü. Burada mutlaka altı çizilmesi gereken husus, bu dönemin Teosofi müptelalarının da ruhçularının da ispritizma ile uğraşanlarının da hepsinin istisnasız olarak iyi eğitimli ve temel eğitim noksanı olmayan; hatta pek çok sofistike zevk sahibi kimseler olduğudur. Bir kısmı Bedri Ruhselman ve Dr. Erol Sayan gibi hem tabip hem musikişinas, bir kısmı koleksiyoner bir kısmı ise ciddi işadamıdır. Bununla birlikte metafizik her birisi açısından cazibeli bir sahaya dönüşmüş; bilimin ve pozitivizmin itminan veremediği ruhlarına burada tatmin aramışlardır.
80'lerle birlikte yükselişe geçen neokonservatizme ve yeni dindarlık tiplerine karşı birkaç yıldır yeniden yükselişe geçen bir sekülerleşme dalgası var. Bu bir jenerasyon meselesi. Artık seküler olmayı öz tanımının bir gerekliliği olarak gören bir kitle var. Fakat bu yeni yükselen sekülerleşmenin en mütebariz özelliği 19. yüzyıl sekülerleşmesini aksine oldukça cahil bir kesimi etkisine almış olmasıdır. Rica ederim bu noktada cehaleti diplomayla izale edebileceğini zannedenlerden olmayınız; cehalet bir başka şeydir diplomasız olmak bir başka şey. Ciddi manada temel eğitim eksikliği, dahası dünyaya yönelik hiçbir sabite geliştirememiş olmak gibi temel sıkıntıları var bu yeni seküler dalgaya kapılanların, kendisini böyle tanımlayanların.