İhsas-ı rey: Hepiniz kendi bahanenizi bulun!

B.

Akşam'daki köşemde, pazartesi ve perşembeleri yazıyorum. Dolayısıyla bu, 31 Mart yerel seçimleri öncesi yayınlayacağım son yazı. Ve ben her seçim öncesi ihsas-ı reyde bulunmayı adet edinmiş olarak bu seçim öncesi son yazımı da sürprizsiz ama aleni ihsas-ı reyime hasretmek durumundayım. Mürayilerin ortadan yürür gibi yaptıkları bir yolda sağdan sağdan yürümeyi mükellefiyet biliyor oluşum, objektif-tarafsızmışım yalanları söylememe mani oluyor. Zaten bu yalanı en mahir söyleyenler, her canipte ekmek kovalayan riyakarlardır; bir de onların çırağı ikinci sınıf tarafsız taklidi yapanlar var ki, onlar da bizi ahmak yerine koyanlardır.

İstanbul, Beykoz'da oy kullanacağım. İki Murat'ın altına vuracağım mührü. Beykoz Murat Aydın'a, İstanbul Murat Kurum'a emanet edilsin diye vuracağım. Sebebi pek çok bu tercihimin, bunlara girmeyeceğim. Zira Antalya'da yaşasaydım Hakan Tütüncü'ye, İzmir'de yaşasaydım Hamza Dağ'a farklı sebeplerle de olsa oy verecektim. Demek ki bahane üretilebilen bir şeydir, farklı bahanelerle de olsa aynı şeyi tercih edebilmektir önemli olan. Allah'tan, AK Partili belediyeler hatasıyla sevabıyla adam gibi belediyecilik yapıyorlar da, bahane bulurken sizi-bizi mahcup etmiyorlar. Ya, CHP'ye oy vermek üzere bahane arayan lakin bir türlü bulamayan İzmirli teyze olsaydınız... Çok şükür, onu destekleyelim diye bahane düşündüğümüz, bizi ekseriyetle mahcup etmedi. Mahcup etmişliği de vardır illa ki bir yerlerde bir vakitler bizden birilerini; bilemem o kadarını, lakin bildiğim şey şudur: O "çöp kovası da koysa oyum CHP'ye" diyen, "kapalıları istemiyoruz" diye inildeyen kokona kadar sebatkar değilseniz "ve entümul a'levne in küntüm mü'minin" sizden uzaktır. İnanıyorsanız üstünsünüz diyen, mefhum-u muhalifiyle "inancınız yoksa bir üstünlüğünüz yoktur" da demektedir.