Türkiye tarihsel rolünü oynadı

B.

Önemli bir bölgesel güç olan Türkiye'nin küresel güce dönüşme perspektifinin en önemli şartlarından birisi artık çoktan tıkanmış olan uluslararası sistemin sorun çözücü aktörlerden biri haline gelmesidir. Bu rolü özellikle Afrika'da ve Ortadoğu'da devletler ve kabileler arasındaki sorunların çözümüne sağladığı katkıyla gayet iyi bir biçimde oynuyor Türkiye. Mevlüt Çavuşoğlu'ndan Hakan Fidan'a uzanan çizgide Türk dış politikasında bu noktada herhangi bir sapma yok; aksine Erdoğan'ın uluslararası siyasetinin tutarlı şekilde sürdürüldüğü ortada. Ukrayna krizinin ilk günlerinden, içeriden yükselen muteriz baskılara rağmen Türkiye her iki ülke arasında köprü olabilmeyi başaran yegane ülke olarak karşımıza çıktı. Hatırlanacaktır, birinci tahıl koridoru Türkiye'nin önemli başarısı olarak tarihe geçti. Ancak özellikle Avrupa devletlerinin tahıl koridorunu suiistimal etmeleri üzerine Rusya'nın ortaya koyduğu sert tutum da hatırımızın bir köşesinde kalsın. Amerikan Başkanı Trump'ın Zengezur Koridoru'na Trump koridoru adını vermesi ve sorunu sanki kendisi çözmüş gibi bir tutum takınması, Türkiye'nin ise asıl amaçladığı şeye ulaşıyor olması sebebiyle herhangi bir itiraz ortaya koymamış olması Türkiye'nin oynadığı azim rolü değiştirmez. Son olarak "Rusya ve Ukrayna arasında sürüp giden savaşın sonlandırılması rolünü tek başına üstlenmek isteyen ve Amerika'yı tekrar büyütmekten bahseden Trump, Türkiye'yi uluslararası arenada taca mı attı" sorusunun sorulduğu şu günlerde Türkiye'nin oynadığı rol yine açık seçik karşımızda. Avrupa devlet başkanlarını ta buraya oturtur gibi ağırlayan Trump, bu resmin içine Erdoğan'ı koymayı başaramadı. Trump'ın vermek istediği mesaj açık, Batı'da bir yarılma olmasına müsaade etmeyecek ve Amerika'nın liderliğini sürdürmesini garanti altına alacak. Hatta gerekirse Avrupalı devletleri kapısında ricacı durumuna düşürecek ve neticede Putin-Zelenski-Trump arasında üçlü bir görüşmenin gerçekleşmesini sağlayarak Avrupa devletlerine yerinizi bilin diyecek. Türkiye tarihsel olarak bir hatta oturdu, Meral Akşener'in talep ettiği üzere Avrupa safında Ukrayna Savaşı'na müdahil olmadı, ne Rusya'nın ne de Ukrayna'nın açık destekleyicisi durumuna indirgenmedi. Amerikan başkanı Biden döneminde bir türbülanstan geçtiğimiz doğrudur, fakat Trump'ın başkanlığı sonrası Türkiye özellikle Avrupa ile ilişkilerde çok daha başka ve saygın bir noktaya geldi. Şimdi cevaplamamız gereken soru şudur: Trump Türkiye'nin bunca yıllık emeğinin üstüne mi çöktü Atılan bütün adımlar boşa mı gitti Elbette hayır! Türkiye bir yanda tarihsel rolünü oynarken bir yanda da bundan sonraki süreçte uluslararası dengeler açısından izleyeceği rotayı tam olarak ortaya koydu. Açık Ukrayna destekçisi haline gelmesi Türkiye'ye küresel aktör olma yolunda büyük bir darbe vururdu; zira Türkiye aktör haline gelmek istiyorsa başkalarının dengelerine hizmet eden değil kendi dengelerini ortaya koyan bir dış politika ortaya koymak durumunda. İşte tam olarak bunu gerçekleştirdi Türkiye. 2025 yılında bu noktaya kadar gerçekleştirebildi. O hep konuşulan 2053, 2071 vizyonları ise uluslararası arenada çok daha aktif olunacak bir döneme işaret ediyor. Allah ömür verirse göreceğiz.