Tercihin mahiyeti

B.

Seçmen davranışlarındaki değişiklikler hepimizi ister istemez sosyolojik analizler yapmaya heveslendiriyor. Türkiye toplumunu, muhafazakarlığı, postmodern insanı yorumlayan nice bilen ve bilmeyenle karşı karşıya geliyoruz hemen her gün. Türkiye siyasetinin bir başka yol ayrımında olduğu şu günlerde yine hepimiz büyük bir heveskarlıkla toplumun yeni Türkiye'yi kabul etmeye ne oranda hazır olduğunu tartışıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan Güney Asya'da bir yandan ekonomik işbirlikleri tesis ederken diğer yandan Ortadoğu'daki basıncı dengelemeye çalışıyor. Filistin'den, Lübnan'dan, Suriye'den yükselen dumanlar ve Doğu Akdeniz'de tesis edilmesi hedeflenen yeni denge hep bu basınç ayarına muhtaç bir coğrafyanın alametidir. Ekonomik zorluklarla boğuşan ve yaşam alışkanlıklarına sert biçimde dönüştüren Türkiye toplumu küresel aktörlerin en önemlilerinden birisi haline gelen bu yeni Türkiye'yi sindirmek konusunda güçlük çekiyor. İşte tam da böyle bir ortamda, Cumhuriyet Halk Partisi iç siyaseti Türkiye toplumuna da bir şeyler söylemek durumunda olduğu halde kendi iç mücadelelerini yürütüyor.

Aslında karşı karşıya kalacağımız sınavın mahiyeti bellidir: Öyle iddia edenin aksine çok da muhafazakar bir yapısı olmayan Türkiye toplumu, karşısına çıkarılacak muhalif adayda -ki bu İmamoğlu olursa, Erdoğan her neyse onun tam zıttı bir karaktere tekabül eder- kendi cesaretini ve yeniliğe intibak kabiliyetini sınayacak. İronik şekilde yirmi iki yıldır Türkiye'yi idare eden Erdoğan yeniliğe ve dönüşüme; karşısına çıkacak olan muhalif aday ise asırlık ezberlerin tekrar edeceği bir talepler silsilesine tekabül edecek. Bir süredir Cumhuriyet Halk Partisi içinde devam eden mücadele yalnızca ve yalnızca o düzeyini temsil edecek olan kimsenin kim olacağına yönelik bir mücadeledir ve hiçbir surette farklı iki yaklaşım çatışmamaktadır. Aksine aynı yaklaşımı temsil eden birkaç güç merkezi kendi arasında bir gerilim yaşıyor. Nihayetinde aynı noktada kilitlenip kalan bir mevzu ile karşı karşıya kalıyoruz: Türkiye toplumu karşısına çıkacak olan adayı bütün sempati-antipati denklemlerinden azade biçimde, içinde bulunduğu dönüşüm sürecini hissederek değerlendirebilecek mi değerlendirmeyecek mi İşte bütün mesele bu.