Sıradan Sahtekar Avam

B.

7 Ekim'den 7 Ekim'e tam bir yıl geçti; savaş, İsrail'e dahi fazla gelen bir barbarlıkla bir yılı geride bıraktı. Bir yılın muhasebesini yapmak oldukça güç. Ezberimizdeki pek çok şeyin alt-üst olduğu bu bir yıllık imtihanda Müslümanlar kaybetti, Araplar kaybetti, İran kaybetti, Batı kaybetti... En acısı Türkiye toplumu kaybetti! Bir vakitler aklımıza gelmezdi, Filistinli mazlumlara sanatçı bozuntularının açıkça fare diyebilecekleri ve toplumun bir kesiminden destek alabilecekleri. Rize'de yaşanan kepazeliğe kimse ihtimal vermezdi örneğin bir zamanlar. Boykot kırıcılıkları yetmezmiş gibi tepki gösteren bir akademisyenin darbe edilmesine vesile olacağı yerel siyasilerin, hiç hatırınıza gelir miydi Hem de Rize'de, hem de İsrail'in zulümlerini birleşmiş milletler kürsüsünde haykıran genel başkanın partisinde, hem de Erdoğan boyun önemini vurguladıktan sadece birkaç gün sonra...

Bu gemi azıya almışlık, bu umursamazlık; Cumhurbaşkanı'nın İsrail tehdidini vurguladığı ve bizleri müteyakkız olmaya davet ettiği şu günlerde en anormal olan değil midir Sanırım şöyle bir konfor oluştu bu etkili yerlerde birilerini tanıyan ve çıkarı için her şeyi alet edecek seciyedeki adamlarda: biz nasıl olsa bir şeyler yaparız ve bizi eleştirmesi en muhtemel kimseler de korkudan bizleri eleştirmezler; bunun yerine bir iki CHP'li bulur, onlara yüklenirler, bu hengamede bizim kepazeliğimiz de arada kaynar gider...

İstiab haddi nedir bilmeyenlere bir kez biz hatırlatalım: sizin birilerini tanıyor oluşunuzla işlediğiniz kabahatlerinizi ve ettiğiniz ayıpları görmezden gelme sınırı bu cemiyet için çoktan aşıldı. Edirnekapısı'nın surlarından düşerken memleketin gençleri, bu birilerini tanıyanlar da küçük çıkarları için mütemadiyen bizim haysiyetimizi yardan aşağı atmakla geçirdi günlerini.