Paket

B.

Artık hayret etmediğimiz lakin esef ettiğimiz bir durum var. Bir vadinin karşılıklı iki tepesinde yer alıyormuşçasına karşıdan karşıya birbirine bakan insanlar topluluğu olduk. Bu bir milletin sahip olabileceği bir özellik değil. Millet olmak durumumuzla ilgili bir sıkıntı yaşıyoruz. 2010 sonrası muhalefetten ve muhalif kimselerden en çok duyduğumuz söz "AKP toplumu kutuplaştırıyor" safsatasıydı. Kusura bakmayın saf ediyorum zira bunun böyle olmadığını hem onlar biliyordu hem de biz biliyorduk. Bir yerden sonra fren artık iyice boşaldı; herhangi bir ölçü, sınır kalmaz oldu. Şimdi yaşadığımız sorunların en büyüğü, bu iki taraf arasında müşterek birleştirici hemen hiçbir şeyin kalmamış olmasıdır.

Menleketleri bölüştürdüler evvela. İzmir bunların, Konya bizim oldu. Spor dallarını bölüştürdüler sonra, A Milli Futbol Takımımız iktidarın takımı oldu, onların başarılarıyla sevinmek "AKP'cilik, iktidar yalakalığı" oldu, filenin Sultanları bunların milli takımı haline geldi. Elbette Merih'in Bozkurt'u hepsine dert oldu. Sonra dizileri, filmleri bölüştük. Tarihi diziler izlemek isteyenler pozisyonlarına göre Diriliş Ertuğrul, Payitaht Abdülhamid yahut Muhteşem Yüzyıl izler oldu. Sanatı ve sanatçıyı da bölüştük aramızda; onlar da bu bölüşmede kendilerine vazife çıkardılar. Bayramları ve milli günleri bölüştük. Kutlanacak günleri ve matem anlarını da...

Paket halinde sunuluyor hangi konuda ne yorum yapılacağı ve nasıl olsa kendileri herhangi bir fikir üretmekten aciz kitleler buna göre pozisyon alıyor. Bir yerlerde hiçbir müşteriliğimiz kalmasın diye en olmadık şeyleri medh edip en olmadık şeyleri yermeye şartlıyor bu insanları. Suriye'de farklı neticeler elde ediyor, Amerikan seçimlerinde farklı adayın kazanmasını temenni ediyoruz ve bunu sırf dahil olduğumuz paket böyle öneriyor diye öyle yapıyoruz. Gazi'ye bakarken İsrail'i destekleyenler dahi çıkıyor aralarında, biteviye blasfemi üretenler de...

Ferdi Tayfur vefat edince rahmet dileyip dilememeleri gerektiğini bilemediler bir süre, bir yerlerden bir direktif beklediler. Akabinde bir işaret çıktı karşılarına, Ferdi Tayfur'u hayırla yad etmemeleri gerektiğini düşünmeye başladılar. 12 Eylül rejiminin meyvesiymiş meğer Ferdi Tayfur, kötüymüş, kötücüymüş. Hepinizin dikkatini çekiyordur, hiçbirimiz eledi müşterek bir şey söyleyemez hale geldik uzun süredir. Suçlu aramıyorum, kimseyi suçlamıyorum zira bu işin müsebbibinin kimler olduğu ortada. Hiçbir konuda yanyana olmayalım, mütemadiyen karşı karşıya duralım isteniyor. O evvel Ferdi Tayfur'u siz tenkid etmeye başlasaydınız hayırla yad edeceklerdi merhumu. Sorun ne Ferdi Tayfur'da, Filistinli çocukta, nea milli futbol takımımızda ne memleketin taşında toprağında. Sorun sizsiniz, asıl sorun sizde. Kimi sınıfsal sebeplerle, kimi tamamen huysuzluğundan, kimi düpedüz gavurluktan, fakat en çok cehaletten ve dahil oldukları pakete uyum sağlama hevesinden böyle davranıyor. Gelişememiş, kendisi olamamış; kendi fikrini, düşüncesini üretme olgunluğuna sahip olamamışların acınası halidir bu. Yoksa hangi aklı başında adam bir cenazenin ardından saçma sapan konuşmayı akıl eder