Ortadoğu'yu Güney Asya'da dengelemek

B.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 10-13 Şubat tarihlerinde Pakistan, Endonezya ve Malezya'yı kapsayan bir dizi ziyarette bulunacak. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, söz konusu ziyareti "mevcut işbirliğini somut projelerle daha ileri taşıma" hedefiyle açılarken bir ilave izahta buluyor: Gazze başta olmak üzere güncel bölgesel ve küresel meseleler hakkında görüş alışverişinde bulunulması!

Orta Doğu'da yaşanan İsrail kaynaklı çılgınlık uluslararası arenada farklı reaksiyonlarla karşılanıyor. Savaş sonrası yeniden kurgulanan Avrupa ülkeleri, siyasal çizgilerini büyük oranda idealist söylemlere ve prensip bazlı duruşlara göre belirlemek iddiasındadır. Bu sebeple genel bir İsrail destekçiliği, buna mukabil insanlık vicdanının kabul etmeyeceği kadar ileri noktalarda mutlak bir sessizlik ve tepkisizlik -ki aslında bu da İsrail'e dolaylı bir destek anlamına gelir- Avrupa ülkelerinin özellikle Orta Doğu'ya yaklaşımının ana hatlarını belirler. Dikkat çekici şeydir, dünyanın her yerinde birbiriyle çatışan ve çıkar çatışmasına giren bazı batılı devletler söz konusu İsrail olunca mutlak bir müttefiklik sergiler. Buna karşın kendilerince geçtiğimiz birkaç yüzyılda inmek inmek dokunmuş ve diğer dünya halklarına üstünlüğü bir şekilde kabul ettirilmiş olan batı medeniyetini iyice rezil kepaze etmemek için İsrail'in bir takım aşırılıklarına direkt katkıda bulunmak Avrupa devletleri açısından pek mümkün görülmez.

Mondi Hindistan'ı, kendi içindeki islamofobik dengeleri de gözeterek, 7 Ekim sonrası İsrail'in uluslararası arenadaki en önemli destekçisi oldu. İsrail ne uluslararası hukukun ne de insanlık vicdanının kaldırmayacağı zulümlerini uluslararası arenada güçlü bir şekilde destekleyen Hindistan'ın varlığına çok şey borçlu. Herhangi bir kuralı, kanunu, tahammül olmayan bu kanlı savaşın denge unsuru hiçbir şekilde batıdan çıkmayacak gibi görünüyor. Tarihsel sebeplerle İsrail'e tepki gösteremeyecek olanlar, tarihe karşı sorumluluk kaygısı ve politik yapıları sebebiyle İsrail'in aşırılıklarına da doğrudan destek veremeyecekler. Buna karşın herhangi bir ideal kaygısı olmayan, tarihe karşı sorumluluk gibi bir kıstasdan yola çıkmayan, pragmatik ve popülist iç siyaseti uluslararası arenada da aynı şekilde sürdüren Hindistan yönetimi İsrail'in asıl ihtiyaç duyduğu desteği vermekten çekinmeyecek.