Kameradan, banttan ve bavuldan bihaber...
B.
Yankı odası kavramının hayatımıza yeni girmesi ve bir anda bu kadar popüler hale gelmesi aslında hiç de şaşırtıcı değil. Konvansiyonel medya araçlarının bilgi kaynağı olduğu dönemlerde toplumun her kesimi aynı gündemi farklı yaklaşımlarla tartışıyordu. Oysa uzunca bir süredir karşı karşıya olduğumuz farklılaşma, olayları birbirinden farklı yaklaşımlarla
yorumlamanın çok ötesinde sanki farklı devirlerde ve farklı ülkelerde yaşıyormuşçasına birbirinden farklı gündemlerle yaşadığımız bir ortama tekabül ediyor. Hemen ezbere iktidar yanlıları ve muhalifler şeklinde ikiye ayırmayalım bu kopukluğu. Yatay ve dikey farklılıklar var olduğu gibi, çapraz farklılıklar da birbirimizden habersiz bir hayatı yaşamamızı neticelendiriyor. Gençlerin ve farklı muhitlerin insanlarıyla gündemimizin asla yanyana gelmediğini hepimiz farkındayızdır. Fakat onların alakasını celb edip biteviye konuştukları şeylerin bizim tarafımızdan hiç duyulmamış olması ve gündemimize asla gelmiyor olması çok ilginçtir. Zaman zaman sanat ve müzik üzerine konuşuyoruz çocuklarla; genç kızların uğruna yanıp bittikleri bir müzisyeni henüz duymamış olmamı artık yadırgamıyorum.
Bütün gündemi İstanbul Sözleşmesi, aşı, sokak köpekleri olan ve imanlı bir yeniden refah Partisi seçmeni olan dostum bana "...." Mevzusuna niye hiç değinmiyorsun diye sitem ediyor. Dostum gece onunla yatıp sabah onda kalkıyorken, ben o mevzuyu henüz işitmemiş oluyorum. Elbette ben iyi bir örnek değilim aksine çok kötü bir örneğim. Sosyal medyada ideal şekilde vakit geçirmiyorum, aktüaliteyi takip etmiyorum, gazete okuyup televizyon seyretmiyorum. Buna rağmen her gün düzenli olarak acaba memlekette neler olmuş diye takip ettiğim haber kaynakları var. kötü örnek olmama rağmen bir hakikatin farkındayım, sabah akşam çeşitli insanlarla muhatap olan ben benim alemimi meşgul eden şeylerin muhataplarım tarafından neredeyse hiç duyulmamış olduğunu, buna mukabil onların çok meşgul oldukları şeylerden de benim haberim olmadığını görüyorum.