B.
Son günlerde muhafazakarlık kavramı hakkında öne sürülen bir takım iddialara ve tenkitlere bakınca, kelin perçeminden tutmaya çalıştığımızı fark ettim. Efendim muhafazakar çevrelerin çocukları şuralara savruldu-buralara savruldu minvalinde yapılan yorumlar arasında "İrancı muhafazakarlar" gibi saçma sapan bir kavramsallaştırmaya denk gelince, tam olarak neyden bahsettiğini bilmeyen kimselerle karşı karşıya olduğumuzu daha açık şekilde gördük. Avam-ı nastan da değiller kim sorsa; hepsinin ağzı kalabalık, her biri bizlere akıldanelik etmeye çabalayan bilmiş tipler. Tanrıdan kendileri kadar uzak durmayan herkese muhafazakar deme kolaycılığına başvuruyorlar buna karşın. Bir muhafazakarın İrancı olması nasıl mümkün değilse bir İrancının da muhafazakar olması mümkün değildir. Bu kaziyeyi detaylıca izah etmeye ve ispat etmeye ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. Muhafazakarlık kavramının ne anlama geldiğine şöyle bir bakan ve bir parça bu kavramın ifade ettiği manayı kavrayan herkes bu tanımlamanın bir oksimoron olduğunu teslim edecektir. Hatta bir parça daha iddialı bir yorumda bulunabilirim. Bir Türk muhafazakar her şey olabilir; sağcı, dindar, dinsiz, kemalist, milliyetçi olabilir, politik bir noktadan batıcı dahi olabilir; bunlar muhafazakarlıkla kastedilen dünya görüşünün bir şekilde tahammül edebileceği aidiyetlerdir. Elbette nasıl yorumladığınıza bağlı olarak böyledir diyebiliriz. Politik batıcılık sizi eğer yaşamınızı temelden dönüştürecek bir gönül dönüşümüne sevk ederse muhafazakarlıkla tevil olunamayacak bir noktaya evrilirsiniz. Muhafazakarla ve muhafazakarlık kavramıyla katiyen yan yana koymamız mümkün olmayan kavramlardan birisi ise İrancılıktır. Türkiyeli, Anadolulu, bizden, bize mücavir olmaya razı olamayanların ürettiği ve İran İslam devriminin rüzgarıyla oluşan heves neticesinde dönemsel katılımların olduğu bir dünya görüşü, bir ideolojidir İrancılık. İstisnalar hariç pek çoğunun teşeyyü ettikleri bildiğimiz şeydir. Doğrusu teşeyyü etmek başka hiçbir şeye benzemez. Temel kabullerinizi, dünya algınızı, sosyal ve politik meselelere yaklaşımınızı temelden değiştiren ve dönüştüren bir şeydir şiileşmek. Eşyaya yaklaşımınızdan politik algınınıza kadar sizi bizden kılan her ne varsa alıp götürür teşeyyü. Muhafazakarlık ise, biz olmakla ve bizden olmaya razı olmakla direkt alakalı bir şeydir. Daha açık konuşmamız gerektiği halde pek açık konuşmadığımız bir hakikat de şudur ki, bu tavırda kimselerin Türkiye'de var olabilmeleri devletin modernleşme sürecinin bir neticesidir. Osmanlı devrinde örneğin Hüseyin Hatemi gibi bir kimse, bırakın el üstünde tutulmayı, herhangi bir vesileyle aklına gelen her şeyi bu şekilde pervasızca söyleyemezdi. Zannederim hepiniz farkındasınızdır, mezhebine sadakati yüzünden mazlumlara zalim zalimlere mazlum diyecek kadar şirazeden çıktı bu zat. Burada herhangi bir şekilde mezhep kavgası vermiyorum. Gayet açık bir şekilde kim olduğumuzu, kimliğimizin dinamiklerinin neler olduğunu ve vatandaşı olmakla iftar ettiğimiz Türk devletinin hangi kimliğe sahip olduğunu hatırlatıyorum.

8