İran-İsrail çatışması büyür mü

B .

Son dönemde Amerika içinde yaşanan çeşitli krizlerin, Trump yönetimini baskılamak maksadıyla Siyonistler tarafından çıkarıldığını öne süren tez geçtiğimiz birkaç günde daha anlamlı hale geldi. İsrail bir şekilde Amerika'yı çatışmaya dahil etmeye çalışıyor. Amerika tarafından planlanmamış böyle bir savaşın askeri ve ekonomik yükünü büyük oranda Amerika'ya yüklemek istiyor tel aviv. Oysa mevcut durum dört yönüyle Trump politikalarının işine gelmiyor: çatışmanın başka bir seyir kazanması sonrası petrol piyasalarında yaşanacak dalgalanmalar, oluşacak petrol ve gaz tedariği sıkıntıları Trump'ın ekonomik hedeflerini baltalayacak. Evet fiyatların artması belki Çin ekonomisini vuracak ve bu Amerika için iyi bir şey gibi görünecek lakin bunun da iki mahsuru var. Birincisi Rusya petrol fiyatlarının artmasıyla önemli oranda gelir sahibi olacak, ikincisi artık tüm dünya ekonomisine direkt entegre olan Çin üretiminin yara alması bütün dünyaya yüksek enflasyon olarak geri dönecek. Trump açısından bir diğer rahatsız edici olacak şey ise Amerikan kamuoyuna verdiği sözü tutamayacak olması ve İran gibi yıpratıcı bir düşmana karşı verilecek savaşta hem ekonomisinin hem askerlerinin ciddi yara alacak olması olacak. Üçüncüsü ise birkaç gün süren Çin Hindistan geriliminin bize gösterdikleri. Batı teknolojilerine sahip Hindistan ordusu Çin teknolojisine karşı büyük başarısızlık ortaya koydu. Çin henüz tam olarak devreye girmiş değil fakat hem kendi ekonomisini baltalayacak hem de Basra Körfezi'nin ve petrol arızanın bütün kontrolünün Amerika'ya geçeceği bir senaryoya razı olmayacağı açık. Bu sebeple İran gibi bir unsurun mutlak mağlubiyetini kabul etmesi imkansız görünüyor Çin'in. Her ne kadar İran şimdiye kadar sahada cin askeri teknolojisi ait herhangi bir silah kullanmadıysa da önümüzdeki süreçte Çin'in İran'a böyle bir destekte bulunması oldukça olası. Bu ise gelecekte Pasifik'te çıkması mümkün gerilimler öncesi Çin'in elini daha da güçlendirecek bir şey anlamına geliyor; zira Çin eğer kendisinin doğrudan katılmadığı bir çatışmada askeri teknolojisi ile Amerika'ya karşı yüksek başarı elde ederse bu Pasifik dengelerini derinden etkileyecek bir hadise anlamına gelecek. Dördüncü unsur ise, Amerika'nın İsrail'e askeri olarak desteklemesinin, Trump Amerika'da bir süredir müesses nizama karşı yürüttüğü savaşı kaybettiği anlamına gelecek olması. Kendi kontrolünde olmayan, kendisi tarafından tasarlanmamış bir savaşa zorla sokulması Trump siyaseti açısından kabul edilir şey değil. Bu sebeple İsrail'in İran'a gerçekleştirdiği saldırılar Amerikan politikalarına da sabotaj anlamına geliyor. Orta Doğu'da yeni dengeler kurmaya çalışan Trump yeniden tek ve mutlak müttefik olarak İsrail'e mahkum kalmak istemiyor. Aksine, Suudi Arabistan'ın bölgedeki etkinliğini arttırmak ve Muhammet bin Selman'ın "Vizyon 2030" projesini hayata geçirmek Trump'ın önceliği. Her ne kadar Suudi Arabistan-İran ilişkileri en az İran-İsrail ilişkileri kadar gergin olsa da, bölgedeki güç dengelerini İsrail'den yana çevirecek bir çatışma, Amerika'nın bu projesini de önemli oranda baltalayacak.