Hodendişin politik değersizliği
B.
Nikoğos Ağa'nın Hüseyni şarkısıdır "Serde sevda, dilde gam, sinemde peykan-ı keder dehrin her türlü belavü kahrına oldum siper derdim her daim terrakide, devadan yok eser..."
Müzik hususunda yazıp çizen bir ahbabımdan dinlemiştim "Ağa, bu gam bu kederin kaynağı nedir" diye sual etmişler de kendisine "gamsız, kedersizler" demiş. Toprağı bol olsun. "Feryad-u gam aşıka sermaye-i candır Bîderd olanın bu alemde hali yamandır" demişler. Hakikaten rast gelmeyegörün; sabrınızı sınarlar böyleleri.
Şimdi durup şöyle bir etrafa bakınca fark ediyorum ki, en büyük imtihanımız haylaz-haşarılar değil, cihan yansa bitli yorganının tasasındaki hodendişlermiş. Kendisinden başka tasası olmayan kimselerle müştereklik tesis etmek mümkün değildir. Meğer ki, hiç sonu gelmezcesine siz de o kimseyle alakadar olasınız, onun çıkarına çalışasınız, dünyanın merkezini o biliniz. Böyle sağlıksız bir ilişkiyi göze alabileceğini düşünen varsa rica ederim vazgeçsin. Zira unutmayınız, mazoşistlerin önemli bir kısmı, çocuklukta sadistlerle çok yakın ilişkide olmak sebebiyle mazoşistleşir. Acıdan zevk almaktan başka bir çıkar yolu kalmaz evvela, sonra bunu ideal durum zannederler. Bencillikte alem olmuşlar, sizi, hem de fedakarlık zannettirerek, asalak kurbanı, dolap beygirine çevirirler. Betiniz-benziniz, renginiz-ruhsarınız kaçar gider. Eyvallahtan illallaha geçişin yollarını aramakta fayda vardır bunu fark ettiğiniz demde.