B.
"Ak Parti ve MHP'den oluşan Cumhur İttifakı'nın ruhu güvenlikçi politikaları incelemektedir ve bu güvenlikçi politikalar Türkiye'de demokrasiyi, insan haklarını, azınlıkları, Kürtleri, Alevileri baskılar, yaşam alanlarını daraltır, nefes alamaz hale getirir..." saçma sapan uzun bir liste dinledik durduk geçtiğimiz birkaç yılda. Suret-i haktan görünmek isteyenler en olmadı şöyle dediler: " efendim AK PARTİ aslında ilk kurulduğunda doğru politikalar ortaya koymuş, liberal atılımlara imza atmış, demokrasi ve insan hakları noktasında önemli hizmetler yapmıştı fakat MHP ile yan yana gelince 15 Temmuz sonrası başka bir partiye dönüştü. Biz ak Parti'nin fabrika ayarlarına değil MHP ile yanyana geldikten sonra dönüştüğü şeye karşıyız". Duy da inanma. O vakitler de başka türlü itirazlar, iftiralar, saçma sapan yorumları dinliyorduk. "Ülkeyi Amerika'ya sattınız" diğerleri vitrindeydi o aralar, sonra onları indirdiler Amerikancı talepleri dillendirerek diktatörlükten, demokrasiden bahsettiler. Fakat illaki hep aynı çevreler yer aldı bu kampanyada, sadece vitrin yüzleri değişti. Şimdi geriye dönüp baktığımızda bir hakikatle karşılaşıyoruz: Devlet Bahçeli en ağır hakaretleri ve tenkitleri göze alarak bir süreç başlatıyor, Şırnak'ta bir bulvara adı veriliyor, PKK kendini feshediyor, cumhurbaşkanı yardımcılarından birisinin Kürt diğerinin Alevi olmasını öneriyor... bakın bu süreçlerden yahut tekliflerden hiçbirisini doğrudur yahut yanlıştır diye tartışmıyorum; "güvenlikçi politikalar bunları ezmektedir" dedikleri toplum kesimlerine yönelik yaklaşımından bahsediyorum sadece Cumhur İttifakı bileşenlerinin. Öte yandan IDEF 2025 dünyanın önde gelen savunma sanayi fuarlarından biri haline geliyor, Türkiye'yi Savunma Sanayii, özellikle özel sektörün katkılarıyla dünyanın dört bir yanına ihracat yapar hale geliyor, bir zamanlar Leopar tanklarında ortaya koydukları politik blokajı Euro Fighter'da ortaya koyan devletler satışa onay veriyor, Türkiye Savunma Sanayii ile hiçbir zaman olmadığı kadar ön plana çıkıyor... hatta öyle bir şey ki BAYKAR'dan sonra ARCA firması da İtalya'nın en büyük savunma sanayi fabrikalarından birini satın alarak Avrupa Pazarı'na daha güçlü şekilde hitap ediyor, Estonya'da fabrika kuruyor, Türkiye Gazetesi'nin manşet ile söyleyelim " Çorum'da leblebi üretir gibi mühimmat üretiyor". Türkiye güvenlikçi politikalar diye tezyif ettikleri şey sayesinde demokrasiyi, eşit yurttaşlığı, insan haklarını güçlendiriyor.