Gürsel Dönmez: Potansiyelimiz Çok Yüksek
B.
Dr. Gürsel Dönmez Viyana Büyükelçimiz. Uzun yıllar Milli İstihbarat Teşkilatında ve Dışişleri Bakanlığında önemli görevlerde yer almış, istihbaratı ve diplomasiyi teorik çerçevede derinlemesine düşünen bir kimse Dr. Dönmez. Büyükelçimizin bu alanda kaleme aldığı eserler, söz konusu kurumlarda eğitim kaynağı olarak kullanılıyor. Mevcut dünya konjonktürü hakkındaki fikirlerini sordum kendisine. Aldığım notları özetle paylaşıyorum:
"her ne kadar uluslararası dengeleri siyasi sınırlar üzerinden düşünsek de, antropolojik hatlar en önemli aktörler olarak rol oynuyor. Arap hattı, Slav hattı, Germen hattı gibi hatlar günümüz dünyasında hala son derece belirleyici. Değerlendirmelerimizi yaparken bunu dikkate almalıyız. Görülen o ki, İran-İsrail çatışmasında bir üst faza geçilecek. Bu mantıklı değil, bu kadar büyük bir çatışmanın hiçbir anlamı yok. Buna karşın, çatışmanın büyümesini arzulayanların zihnindeki teopolitik eğilim bizim zannettiğimizden çok daha baskın bir faktör. Bunu anlamakta zorlanıyoruz, ancak zihin temelinde bir Armagedon beklentisi olduğunu gördükçe buna göre değerlendirmeler yapmamız gerekiyor. Devlet ve istihbarat metodolojisine giriş "Kozmik Mesele" isimli eserimin son bölümünün adının Mit-oloji olmazsa bu bakımdan tesadüfi değildir. İki yüz yıldan uzun süredir bizi tanımlayan ve bize ne olduğumuzu anlatan bir Batı var. Batı zihninin arka planında bir mitoloji var ve bizim mitolojimizi de bununla şekillendirmek istedi. Şimdi biz kendi mitimizi, mitolojimizi kendi değerler sistemimiz ve kültürel yapımız etrafında şekillendirebileceğimiz yeni bir zihin inşa etmek ve Batı'yı da kendimizden yola çıkarak tanımlamak gibi bir mükellefiyete sahibiz. Bunu yapabilen devletler büyük ve güçlü devletler oluyorlar. Türkiye büyük bir devlet ve önemli bir güç; bütün bu çatışmaların ortasında güçlü ve emniyetli bir noktada yer alıyor. Dünya konjonktürü çok ilginç bir noktaya evrildi. Büyük güçler sınırlarının ötesine geçmeyi amaçlıyor. Rusya, Ukrayna'ya doğru genişlerken Amerika Grönland ve Kanada'yı istediğini açık açık dile getiriyor. İran'la yürütülen savaşın bir üst faza geçmesi Çin'in Tayvanı ilhak edeceği bir ortamı da beraberinde getirecektir. Peki bu kadar kaotik bir ortamda bizim vazifemiz ne olmalıdır Bu önemli sorunun cevabı bence karşımızda açık seçik durmakta. Dünya üzerinde artık iki baskın hat var. Bunların ilki güç için her türlü kötülüğü yapabilecek, kötülüğü araçsallaştıran ve yaygınlaştıranların hattı. İkinci hat ise dünyanın her yerinde, her toplumunda bulunan vicdan sahibi ve iyi insanlar. İyi insanların sayısının zannettiğimizden daha fazla olduğunu her geçen gün daha yakından görüyoruz. Gazze'de yaşanan zulmü vicdanında mahkum etmiş ve buna karşı ses çıkaran iyi insanları dünyanın her yerinde görüyoruz. Demek ki vazifemiz, güçlü bir devlet olarak dünyadaki iyi insanları bir araya getirmek, onlara rehberlik etmek olmalı. Bunu yapabilecek birikimimiz ve potansiyelimiz var. Her şeyden önemlisi çok önemli bir kabiliyetimiz var, bu da her kriz döneminde fedakarca mücadele edebilen bir topluma sahip oluşumuzdan kaynaklanıyor. Bu kabiliyet, küllerinden doğabilme kabiliyetidir. Toplumun yozlaştığı ve bu kabiliyetini yitirdiğine yönelik yorumlara ise katılmıyorum. Önemli olan bu gibi kriz anlarında fedakarca hizmete koşacak bir kitlenin varlığıdır ve böyle bir toplumsal potansiyele ihtiyacımızdan ziyade sahibiz. Bu potansiyel beni umutlu kılıyor. Yukarıda da beyan ettiğim gibi, yapmamız gereken en önemli şey, temelden başlamak ve yeniden anlamlandırmak. Bunu başaracak güçteyiz."