Cephe siyaseti dönüşürken
B.
Elimizdeki son araştırma verileri, Türk halkının geniş kesimlerinde sığınmacılardan yana bir hoşnutsuzluk olduğunu ortaya koyuyor. Buna karşın, sığınmacılarla ilgili rahatsızlık kaynağının tam olarak ne olduğu ile ilgili bir mutabakattan söz edebilmek mümkün değil. Skala üzerinde verilen cevapların çeşitliliği ve bu cevapların ağırlıklarındaki farklılık bizlere farklı rahatsızlıkların "sığınmacılardan rahatsızlık" suretinde dışa vurulduğu yorumunu yaptırıyor.
2010'lu yılların ilk çeyreğinde Türk halkının alım gücü, refah seviyesi, mobilitesi kamusal alandan istifadesi hiç olmadığı kadar yükselmişti. Ardından yaşanan düşüş, bu yıllarda edinilmiş birtakım pratiklerin yeniden talep edilmesi; ancak aynı seviyede elde edilememesi ile karşılık bulunca toplumun çeşitli kesimlerinde oksijen ister istemez düştü. Bu düşüşün hangi saiklerle gerçekleştiği kamuoyunun bir kesimi tarafından algılandıysa da önemli bir kesim sebeple ilgilenmeyecek kadar potansiyeli ile meşgul oldu ve hoşnutsuzluk kaçınılmaz hale geldi.
Artık pandemi döneminde zirve yapmış bir yatkınlık Türkiye siyasetinin ana belirleyicisidir: Yatay siyasal bölünmelerden ve kamplaşmalardan ziyade, dikey hatlar Türkiye siyasetinde belirleyici amildir. Pandemi döneminde aşı karşıtlığı, sonrasında LGBT, sokak köpekleri, sosyal medya, Suriyeliler vs. gibi başlıklarda kümelenen kitleler, asırlık cephe siyaseti kültürümüzü dönüştürüyor. Elbette eskiye yatkınlıklarla sürdürülen "biz ve onlar" söyleminden tam olarak vazgeçilmiş değildir. Buna karşın cephe siyaseti, yerini bireysel endişelerin ve taleplerin belirleyici olduğu bir başka kümelenme siyasetine terk ediyor. Elbette bu dönüşüm bir jenerasyon meselesidir; ancak aşağıdan gelen ve alışıldık ezber aşina gelmeyen bir basıncın hissedildiği de gerçektir.