Cehaletten fay üretmek
B.
Nikos Kazancakis Allah'ın Garibi isimli eserinde Assisili Aziz Franziskus'u konuşturur: "Kişinin erdemli sayılması için aziz olması, iyilik yapması yetmez; aksine meleklerden daha yüce bir kimse olmak gerekir. Kötü olmak içinse kötülük yapmak, günaha girmek yetmez; hayvanlardan daha aşağı, şeytanlardan daha fena olmak gerekir. Çünkü orta yolun kalmadığı, vasatın olmadığı günleri yaşıyoruz..."
Zaman zaman hatırıma bu cümle gelince yaşadığımız günlerle mukayese edip "ne kadar iyi günleri yaşıyorlarmış" diyorum. Dibe çökmüşlük, en temel eğitimlerden yoksunluk, buna karşın akıldanelik ederek doğrudan ve yanlıştan bahsedecek cahil cesareti... koyunun olmadığı yerde keçilere Çebiş Abdurrahman Çelebi deme günleri. Ortalık o kadar boş, meydan o kadar müsait ki; şartlar, hiçbir şey olmayanların çok şeymiş gibi davranabilmelerine olanak sağlıyor. Alıcılar ise zaten bir felaket. Kesif bir cehaletle çepeçevreyiz
Düne kadar Şii ile Rafizi'yi birbirinden ayıran, nüansların farkında, ney nedir-kim kimdir tefrik edebilen kimseler bir şeyler söyler, bu söylenenleri anlayabilenler sözleri anlamlandırmaya gayret ederdi. Bir süredir tarih, din, coğrafya, sosyoloji, dil bilmeyen; kendince küçük Şam şeytanlıkları yapan kimselerin cehaletleri kama tarifleri ve alakasız bağlantıları önümüze bilgi diye sunuluyor. Kendileri de en az bu lafazanlar kadar derin bir cehalete müptela kitleler bu sözleri alıyor, işlerine geldiği gibi kullanıyor. Daha birkaç yıl öncesine kadar memlekette varlıklarından kimsenin haberinin olmadığı Nusayriler birdenbire Alevi toplumu olarak sunulmaya başlandı. Oysa Nusayrilik ne Şia tarafından benimsenen ne de Anadolu Aleviliği ile zerre kadar alakası olmayan bir başka din bir başka inanç. Ne zaman ki Suriye'de devran değişti halk hakkını aldı, Şebbihalar hesap verir hale geldi, Nusyariler "Suriye Alevi Toplumu" ilan edildi. "T.C Kobani'de IŞİD ile bir oldu Kürtleri katlediyor" korosu çıktı ve "T.C Suriye'de Alevileri katleden cihatçıları destekliyor" yalanı söylemeye başladı. Hesap veren Şebbihaların yasını Hüseyn'e ağlarcasına tutmalarının başka bir hesabı var.