B.
Terörist başı Binjamin Netenyahu'ya Nobel Barış ödülü veremeyince meddahına Nobel vermeyi uygun gören İsveçli büyüklerimizin bir nigahını her şeyin üstünde tutan dostlarımız var. Geçen sene de Melih Gökçek'in veciz ifadesiyle Nobel'e karşı hissiyatımı beyan etmeye çalışmıştım: tükürürüm öyle ödüle!
Sağda ve solda, bilenin ve bilmeyenin insaflı ve hakaretamiz demeden müdahil olduğu bir Selimiye tartışması var malumunuz. Bu öyle ilginç bir tartışmadır ki, Ümit Özdağ ile Ayasofya imamı hatta ellerinden gelse bütün camileri yıkacak olan iflah olmaz Kemalist teyzeler aynı noktada birleşti: UNESCO Dünya mirası listesi varmış, bundan çıkartılabilirmiş, UNESCO'nun uygun görmesi her şeyin üstündeymiş. Sanki bir ibadet haneden değilde bir tarihi yapıdan bahseder gibi UNESCO'dan bahsedip durdular.
FİFA İsrail'i uluslararası turnuvalardan men etmemiş buna mukabil Rusya her yerde yasaklıymış bu çok büyük bir çift standartmış buna karşı en yüksek seviyede itiraz etmek gerekirmiş. Allah Allah hakikaten çifte standart mıymış Kim bilir belki hukuki delilleri adam gibi ortaya koyamamışsınızdır. Güçlü delillerle uluslararası kurumların karşısına çıksanız mutlaka size haklı görür. Olamaz mı ya Hepiniz farkındasınız gerçeğin: elbette olamaz!
Uluslararası örgütler dediğiniz yapılar, yegane varlık sebebi mevcut sistemin mümkün mertebe en az arıza ile yürümesini sağlamak ve hiçbir şekilde paradigmanın dönüşmemesini sağlamak olan yapılardır. Memlekette zaten buna teşne milyonlarca insan yaşıyor, bir de üstüne bizim, kendisini "muhafazakar" olarak adlandıranlarımız eklenmiyor mu bunlara Çarşı pazar tahammül edilemez bir yere dönüyor. Allah'tan henüz kurbanı, fitreyi, zekatı UNICEF'e vermeyi akıl eden Zihni Sinirler çıkmadı. O da olur. Muhafazakarlık kavramı hakkında büyük bir kafa karışıklığı var insanımızda. FETÖ gitti, tortusu zihinlerde kaldı. En yüksek yargı organı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, en yüksek kültür otoritesi UNESCO, değerlerimizin belirleyicisi NOBEL. Sabahlara kadar "bu gördüğünüz yapı aslında bizim ibadethanemiz" deseniz "hayır efendim, bu aslında bir tarihi eser. İnanmazsınız UNESCO'ya bakın" diyecek bir kafa karışıklığı. Tek yapması gereken şey aslında önce aynaya sonra çevreye bakmak. Evvela kim olduğunu, ardından nerede ve kimlerle çepeçevre bir vaziyette olduğunu görse belki biraz olsun insafa gelecek insanımız. Fakat tablonun içindeki aktör olmayı o kadar sevdiler ki, iki adım geriye çekilip uzaktan resme bakmayı yaşam konforlarını yerle bir edecek bir risk olarak görüyorlar.