Bitmeyen 16 Temmuz
B.
15 Temmuz'un sene-i devriyesinde o gün yaşananları yeniden hatırladık. Unutmuş muyduk Hayır! Fakat savunma mekanizması insanın sürekli aynı hatıralarla yaşamasına mani oluyor. Dönemsel olarak dahi olsa unutmak, unutabilmek büyük nimet. Bakmayın şu günlerde özgürlükten, demokrasiden, baskıdan, diktatörlükten vurduklarına; yeniden hatırımıza geldi bu soytarıların 15 Temmuz gecesi tankları alkışladıkları, postala serfürû ettikleri. "Evinizde durun çıkmayın sakın" tweetleri atan işbirlikçilerin şu günlerde bizlere demokrasi dersi vermeye kalktığı günleri yaşıyoruz. Allah bana Erdoğan'dan başkasına rey vermeyi nasip etmedi. Ak Parti kuruldu kurulalı hep bu partiye oy verdim ben. Fakat 2023 seçimleri öncesinde bir şey söyledim: "oyumu yine Erdoğan'a vereceğim şüphe yok; fakat yarın gidip Doğu Perinçek'in adaylığı için imza vereceğim. zira bugün Türkiye'de hala bağımsız seçimler yapabiliyorsak, 15 Temmuz gecesi direnenler sayesindedir. O gece tankların arasından geçip, Bakırköy belediye başkanının evine giden ve sabaha kadar ayaklarında pofuduk terlikler ile oturan Kemal Kılıçdaroğlu bir seçimde aday olsun, o gecenin direnenlerinden Doğu Perinçek arzu ettiği halde aday olamasın. Hepimiz için züldür bu" demiştim. Şimdi aradan geçen dokuz yılda bitleri kanlanmışcasına bizlere yeniden norm dayatır hale gelmelerine bakıyorum ve "kabahat bir parça da bizde" diyorum. Edirne Belediye başkanı olacak Recep Gürkan denilen adamın burnundan fitil fitil getirilmedi i o salladığı kadeh, üstüne bir de bir sonraki seçimde aday yapıldı ya; bugün "Manavgat iradesine sahip çıkıyor" diye baklava kutusunu müdafaa etmek için karşına çıkabiliyorlar. Sanki gayri metluv bir anlaşma yaptık bunlarla. Yedikleri her halt yanlarına kalacakmış ve hiçbirimiz ağzımızı açıp bir şey söylemeyecekmişiz. Devletin kurumlarının soruşturmasından, kontrolünden azadelermiş gibi. Yaşanan her şey aslında nasıl da birbirine bağlı, birbirini neticelendiriyor. O tankları alkışlayanlar eds kameralardan tespit edilip de darbecilikle yargılanmadılar ya, daha da şımardılar. Kemal Kılıçdaroğlu'na "sen 15 Temmuz gecesi aday olabilme hakkını kaybettin efendi" denmedi ya, Özgür Özel bizi bugün Tahrir meydanıyla tehdit etmeye başladı. Gece meşruiyetini yitirenler hala meşru aktörler gibi tepemizde davul çalabiliyorlar ya, yaşadığımız bu gürültü o da davul sesidir. Her şey nasıl da birbirini neticelendiriyor, birbirine sebep oluyor, birbirinden besleniyor. Şimdi geriye dönüp bakıyorum, Turgay Güler'in bir cümlesinin ne kadar anlamlı olduğunu görüyorum: "15 Temmuz bitti, biz dokuz yıldır 16 Temmuz'u yaşıyoruz"...