Beklenen gerilim yakında

B.

Can Atalay hadisesi yerel seçimlerin propaganda sürecine tesir edecek mi etmeyecek mi hep birlikte göreceğiz. 6 Şubat'ta, Hatay'da enkaz altında kalanlardan birisi de şüphesiz Lütfü Savaş'ın siyasi prestijiydi. Kentsel dönüşüm karşıtı, "oy vermiyorsun, hizmet istiyorsun. Oy yoksa hizmet de yok" videoları internette dolanan Lütfü Savaş, bir şehrin ve canların heba olup gitmesinde pay sahibiydi. Buna şüphe yok. Bütün bu hakikatleri perdeleyecek olan, propaganda sürecini siyasallaştırmak, hizmetten yahut belediyecilikten çıkararak politik gerilim ve kimlik üzerinden yürütmek yöntemi olacaktır. Doğuda bu yöntemin kullanıldığına zaten aşinayız. Tarihinde görmediği belediye hizmetlerini kayyum belediyelerinden gören bölgelerdeki seçmenleri "senin iradeni elinden alıyorlar" diyerek yeniden kazanmayı amaçlıyor HDP, yahut adı her neyse o parti. Benzer bir propagandayı Hatay'da da görmemiz mümkün. İzleyip göreceğiz.

Buna mukabil İstanbul başta olmak üzere CHP tarafından yönetilen büyükşehirlerdeki hizmetsizliğin de siyasal bir gerilim ardına gizlenmesi stratejisini göreceğiz. Yemeği tutturamayan aşçının acıyı basması gibi bir şey bu. İşte günlerdir YouTube'da ve çeşitli internet mecralarında reklamı dönüp duruyor İmamoğlu'nun. Otogarı boyadık, kent lokantası açtık diyor hiç imtina etmeden. Hiç kimse "İBB'nin milyar dolarlık bütçesiyle aça aça on tane lokanta açtın, bir de bunu hizmet diye yutturuyorsun" demeyecek sanıyorlar sanırım. Tam o kritik esnasında İmamoğlu'nun ihtiyaç duyduğu gerilim ve münakaşa ortamı doğar diye umuyor olsalar gerek. Velakin, onun da vakti gelecek. Elan ihtiyaç duydukları agresyonu parti içi gerilime teksif etmiş durumdalar. Elde çekirdek, Eren Erdem-Murat Ongun müsameresini izleyeduralım bizler, Halk Partisi seçmeni "umumi kavgamız ne zaman başlayacak" diye bekliyor endişe içinde. Hakikaten gerilime ihtiyacı var Halk Partisi seçmeninin. Dün Meclis'te yaşanan gerilim de bu ihtiyacı teskin etmek üzere sahnelendi.